İSLAMDA ARKADAŞLIK
Resul-i Ekrem (s.a.a) kötü arkadaşı ölüye benzeterek şöyle buyurmuştur:
"Ölülerle oturup kalkmak kalbi öldürür." Ölülerle oturup kalkmak da nedir ya Resulullah?" diye sorulunca şöyle buyurdu: "İmandan sapmış ve Allah’ın hükümlerine boyun eğmeyen kimselerle oturup kalkmak, ölülerle oturup kalkmak gibidir.” (Bihar-ül Envar, c.15, s.52)
Hz. Ali (a.s):
"Kötü arkadaş, Allah’a karşı isyanı senin gözünde süslü (ve güzel) gösteren kimsedir." (Bihar-ül Envar, c.15, s.52)
Allah Resulü (s.a.a): "İnsanların en akıllısı cahillerden kaçan kimsedir." (Bihar-ül Envar, c.15, s.52)
İmam Muhammed Bâkır (a.s):
"Şu dört kişiyle dost ve arkadaş olma: Ahmak, cimri, korkak ve yalancı. Çünkü ahmak, sana yarar vermek isterken zarar verir; cimri de senden alır, ama sana vermez; korkak ise (tehlike anlarında) senden ve ebeveyninden kaçar; yalancı da bazen doğru konuşsa da sözüne inanılmaz." (Bihar-ül Envar, c.15, s.52)
İmam Zeyn-ül Abidin (a.s) ise kötü arkadaşları şöyle tanıtıyor:
"Fasık kimseyle arkadaş olma; çünkü bir karın yemeğe veya ondan daha aza seni satar. Ahmakla dost olma; zira o sana fayda vermek isterken zarar verir.Cimri insanla dost olmaktan kaçın çünkü o kendisine en çok muhtaç olduğun zaman seni yalnız bırakır. Yalancıyla arkadaşlık yapma; çünkü yalancı serap gibidir; uzağı yakın ve yakını ise sana uzak gösterir." (Tuhef ul Ukul, s.279)
Hz. Ali (a.s): "Fasıklar, facirler ve açıkça Allah’a karşı günah işleyenle arkadaşlık yapma.” (Mizan-ül Hikme, c.5, s.304)
Hz. Ali (a.s): "Akıllı düşman, cahil dosttan daha iyidir." (Mizan-ül Hikme, c.5, s.304)
İmam Rıza (a.s): "Cahille arkadaş olan (sürekli) zahmete düşer." (Mizan-ül Hikme, c.5, s.304)
İmam Sadık (a.s): "İnsanlar arasında üç kişiyle arkadaşlık yapma: Hain, Zalim ve söz taşıyan. Zira insan için (başkasına) hıyanet eden kimse, sana da hıyanet eder; senin için başkasına zulüm eden kimse (bilahare) sana da zulüm eder ve sana zulüm getiren kimse sonrada senden başkasına söz götürür." (Bihar-ül Envar, c.78, s.230)
Hz. Ali (a.s): "insanların kusurlarını araştırıp duran kimselerle oturup kalkma; zira onlarla arkadaşlık yapan onlardan selamet kalmaz.” (Mizan-ül Hikme, c.5, s.304)
Resul-i Ekrem (s.a.a): "Kendisi için istediğini senin içinde isteme-yen kimsenin dostluğundan sana bir hayır gelmez.” (Bihar-ül Envar, c.74, s.198)
İmam Sadık (a.s): "Aşağılık insanlarla haşir neşir olma; zira onlarla birlikte olmak insanı hayra götürmez." (Bihar-ül Envar, c.78, s.249)
İmam Zeyn-ül Abidin (a.s) oğluna şöyle vasiyet ediyor: "Yavrum akrabalarıyla ilişkisini kesen kimselerle arkadaşlık yapma; zira ben böyle birinin Allah’ın kitabında üç yerde lanetlendiğini gördüm...” (Nur-us Sekaleyn, c.4, s.45)
İmam Sadık (a.s): "Şunu bilin ki dünyada Allah’ın (Azze ve Celle) rızasından yoksun bir şekilde gerçekleşen her dostluk, kıyamet günü düşmanlığa dönüşür." (Nur-us Sekaleyn, c.4, s.612)
Hz. Ali ( a.s): "Onu bunu ayıplayan gıybet eden kimseyle arkadaş olma; yoksa sen de zan altına girersin." (Mizan-ül Hikme, c.5, s.304)
İmam Ali (a.s): "Kötülerle arkadaşlık yapmak, insana kötülük kazandırır; rüzgarın pis kokulu bir yerden geçtiğinde kendisiyle kötü kokuyu başka yerlere taşıdığı gibi.” (Mizan-ül Hikme, c.5, s.302)
Kısacası insan, imandan yoksun, fâsık, Allah’ın hükümlerine boyun eğmeyen, insanı günahlara teşvik eden, zalim, söz taşıyan, hep başkalarının kusurlarıyla uğraşıp duran, kendisi için istediğini başkası için istemeyen, aşağılık olan, akrabalarıyla ilişkisini kesen, onu bunu ayıplayıp gıybet eden kimselerle arkadaşlık yapılaması nehy edilmiştir.
Bütün bunlara karşılık iyi ve dost olmaya layık kimselerin de özellikleri hadislerde beyan edilmiştir. İşte bunlardan bazı örnekler:
İYİ ARKADAŞIN ÖZELLİKLERİ
Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Bütün dostlar (bilahare bu dostluklardan ötürü) pişman olurlar; muttakiler hariç." (Nur-üs Sekaleyn, c.4, s.612)
Yani takva ve Allah rızası üzere kurulan dostluklarda hiçbir zaman pişmanlık olmaz.
Hz. Ali (a.s): "Hikmet sahibi insanlarla arkadaşlık yap; ilimli insanlarla otur kalk ve dünyadan yüz çevir ki Cennet-ül me’vada yer alsın." (Mizan-ül Hikme, c.5, s.301)
Yani bunlar insanın cennette girmesine vesile olur.
Hz. Ali (a.s): "Akıllı dostla arkadaşlık yapmak, ruhun hayatıdır." (Mizan-ül Hikme, c.5, s.301)
Hz. Ali (a.s): "Çok arkadaş edinmek isteyen adamların, neden akıllı ve takvalı âlimlerle arkadaşlık yapmamalarına şaşarım; onlar ki faziletleri insana fayda verir, ilimleri insanı tehzip edip temizler ve arkadaşlıkları insana ziynet olur.” (Mizan-ül Hikme, c.5, s.302)
Resul-i Ekrem (s.a.a): "İnsanların en mutlusu saygı değer ve haysiyetli insanlarla oturup kalkanlarıdır." (Bihar-ülEnvar, c.74, s.185)
Resul-i Ekrem (s.a.a): "Cennet bahçesinden bir bahçe gördüğünüz zaman ondan yararlanın." Nedir bu cennet bahçesi ya Resulallah, diye sorulunca: "Mu’minlerin toplantılarıdır." diye cevap verdi. (Bihar-ül Envar, c.15, s.51
Resul-i Ekrem’in (s.a.a) nakline göre havariler Hz. İsa’ya (a.s): “Kiminle oturup kalkalım?” diye sorunca: Hz. İsa (a.s) şöyle cevap verdi: "O kimseyle oturun ki onu görmeniz size Allah’ı hatırlatsın, konuşması sizin ilminizi artırsın, ameli sizi ahirete meyillendirsin." (Tuhef-ul Ukul, s.81)
Hz. Ali (a.s): "Allah’a itaat etmek için insana yardımcı olan kimse arkadaşların en üstünüdür." (Mizan-ül Hikme, c.5, s.313)
İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "Arkadaşlığın (bir takım sınır ve ölçüleri vardır ki), onlara sahip olmayan gerçek dost ve arkadaş sayılmaz:
1- Sana karşı gizlisi ve aşikarı aynı olmalı;
2- Senin güzelliğini kendi güzelliği ve senin kusurunu kendi kusuru bilmeli;
3- Bir makam veya servet, onu sana karşı değiştirmemeli;
4- Gücü yettiği şeyi senden esirgememeli;
5- Musibet ve sıkıntı zamanlarında seni terk etmemeli, yalnız bırakmamalı." (Bihar-ül Envar, c.78, s.249)
Hz. Ali (a.s): “Arkadaş arkadaşına üç şey de sahip çıkmadığı zaman gerçek arkadaş sayılmaz; musibet zamanında, gıybeti edildiği zaman ve vefat ettiği vakit.” (Mizan-ül Hikme, c.74, s.163)
Hz. Ali (a.s): "Gerçek arkadaş, arkadaşını zulüm ve haksızlıktan alı koyan, iyilik ve ihsan etmesine yardımcı olan kimsedir." (Mizan-ül Hikme, c.5, s.311)
İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "Dostlarınızı iki huyla deneyin; bu iki huy onlarda olursa, onlarla dostluğunuzu sürdürün; olmazsa onlardan uzaklaşın; namazlarını vaktinde kılmaya dikkat etmeleri; dar ve geniş günlerinde kardeşlerine iyilikte bulunmaları.” (Vesail-üş Şia, c.2, s.20)
Yine şöyle buyurmuştur: "Kardeşlerimin bana en sevimlisi, kusurlarımı bana hatırlatan kimsedir." (Vesail-üş Şia, c.2, s.205)
İmam Sadık (a.s) yine şöyle buyurmaktadır: "Üç defa sana kızıp da hakkında kötü bir şey söylemeyen kimseyi kendine arkadaş seç." (Bihar-ül Envar, c.74, s.173)
Yine şöyle buyurmuştur: "Bir arkadaşı üç şeyde imtihan etmediğin müddetçe ona arkadaş deme: Gazaplandığı sırada gazabının onu haktan batıla çıkarıp çıkarmadığına bak; dinar ve dirhem (dünya malı) düşkünlüğü ile imtihan et ve onunla yolculuk yap.” (Bihar-ül Envar, c.74, s.180)
Hz. Ali (a.s): "Arkadaş, zorluk zamanında imtihan edilir.” (Mizan-ül Hikme, c.5, s.312)
Hz. Ali (a.s): "İnsan güç kaybettiği zaman gerçek dost düşmandan belli olur. " (Mizan-ül Hikme, c.5, c.312)
ilahi-Tr Forum a yazısı için teşekkürler.
Islamda kız erkek arkadaş arasındakı arkadaşlık ölçüsü
İslâm dini, yabancı kadın ve erkek ihtilâtını, onların ölçüsüz bir şekilde birbirleriyle haşir neşir olmalarını tasvip etmemiş, pratik hayatta aralarında daima bir mesafe bırakmış ve aralarındaki ilişkilerin belli bir ölçü ve disiplin içerisinde olmasını emretmiştir. Çünkü onların ihtilâtından çeşitli kötülükler, hatta aile ve toplum hayatını çökerten zina gibi büyük günahlar da doğabilir.
İslam dininde, zina haram olduğu gibi, zinaya zemin hazırlayan söz, iş ve davranışlar da haramdır. Kur'ân-ı Kerîm'de bu hususta: "Zinaya yaklaşmayın; çünkü o, pek çirkin ve çok kötü bir yoldur." (İsrâ sûresi: Ayet 32 ) buyurulmaktadır.
Gözün zinası, bakılması haram olan yerlere bakmak; kulağın zinası, zinaya dair konuşulanları dinlemek; elin zinası, yabancı bir kadına elle dokunmak veya öpmek; ayağın zinası, zina etmeye gitmektir. Ancak dil, el, kulak, ayak, kalb ve göz gibi organlara nisbet edilen zina, gerçek zina olmayıp, gerçek zinaya götürücü fiil ve davranışlardır. Gerçek zina yapılmadıkça, bu organların yaptıkları, kendi çaplarında günahtır.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı üzere, İslâm dini prensip olarak kötülükleri yasak ettiği gibi, ayrıca ön tedbir olarak kötülüğe vesile olan ve onu tahrik eden durum ve davranışları da yasaklamış ve böylece insanla kötülük arasına bir mesafe koyarak kötülük yollarını tıkamıştır.
Bu itibarla aralarında evlilik caiz olan bir erkekle bayanın; flört etmeleri, dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde baş başa kalmaları, birbirlerine sarılmaları, , el ele tutuşmaları gibi İslam'ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir. Bir zaruret olmadıkça tokalaşmaları da caiz değildir, günahtır.
Evlenmek isteyen kadın ve erkeğin, birbirlerini görüp beğenmeleri, kendi irade ve istekleriyle evlenmeye karar vermeleri dinimizin tavsiye ettiği bir husustur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.): "Evleneceğiniz kadına- maksadı temin edecek ölçüde- bakınız," (Ebu Davud, Nikah, 18; Tirmizî, Nikah, 5) buyurmuşlar; bakıp görmeden evlenecek olan birisine de: "Git, onu gör, ondan sonra karar ver"(Müslim, Nikah, 74,75; Tirmizî, Nikah, 5; İbn Mace, Nikah, 9; Darimî, Nikah, 5; A.b. Hanbel, IV,245,246.) demişlerdir.
Bu itibarla, bir kişinin evlenmeyi düşündüğü kimseyle, İslamî örtünmeyi gözetmek, başkalarının gözetiminin mümkün olmayacağı tarzda yalnız kalmamak… gibi dini ölçülere uygun bir şekilde ve maksadı temin edecek ölçüde görüşüp konuşmasında bir sakınca yoktur.
Kız arkadaşınızla bu şekilde bir yaşama girmeniz fiili zina olmasada hadislerde anlatılan zina kapsamına girmektedir.
Nefsinize uygun fetvalar aramak yerine evlenmeye karar vermişseniz evlenmenizi, aksi takdirde bu tür ilişkilerden uzak durmanızı tavsiye ederiz.
Muhammed Seyyid KAR
İmam
Dünyada ne var, kendine dert eyleyecek,
Bir gün gelecek ki can bedenden gidecek,
Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün...
Zira senin üstünde de otlar bitecek ....
Fussilet.com a yazısı için teşekkürler
|