BU EN ÜST BÖLÜMDEKİ BAZI REKLAMLAR - Sayfamızın üstündeki zaman zaman görüntülenen Windows Internet Explorer'in kendi Reklamıdır.- SİTEMİZ DIŞI BİR UYGULAMADIR.
   
 
  TRABZON DA TARİHİ YERLER VE TURİSTİK YERLER


Trabzon tarihi eserler ve turistik yerler hakkında bilgi

K

 aradeniz’in sembolü kabul edilen, ikinci İstanbul olarak vasıflandırılan Trabzon; târihî eserleri, tabiî güzellikleri, zengin folkloru ve elverişli iklimiyle şirin bir ilimizdir. Fâtih’in yıktığı üç imparatorluktan birine başşehirlik yapan il, târihî eserler yönünden oldukça zengindir. 1830 yangını sırasında eski eserlerin çoğu imhâ olmuştur. Başlıca târihî eserleri şunlardır:

Gülbahar Hâtun Külliyesi: Gülbahar Hâtun Mahallesinde Yavuz Sultan Selim Hanın annesi Gülbahar Hâtun tarafından 1514’te yaptırılmıştır. Külliye, câmi medrese, aşhâne, imâret, türbe ve hamamdan meydana gelmişse de günümüze sâdece câmi ve türbe ulaşabilmiştir. Türbe; câminin doğusunda yer alır. Sekizgen plânlı ve kubbeli olan türbenin içi âyet ve sûrelerle süslenmiştir.

İskenderpaşa Câmii: Vâli İskender Paşa tarafından 1529’da yaptırılmıştır. Kaynaklarda yanında bir medrese olduğu bildirilmekteyse de, günümüze kalıntıları dahi ulaşamamıştır. Kare plânlı, kubbeli ana mekânın duvarları Türk motifleriyle süslenmiştir. Câmi, 1882 ve 1973’te gördüğü tâmirler yüzünden ilk orijinalliğini kaybetmiştir. Minâresi tek şerefelidir.

Semerciler Câmii: Semerciler Mahallesindedir. Yapım târihi kesin belli değildir. 1820’de tâmir sırasında kubbesi düz çatıyla örülmüştür. Tavan ve minberi ahşap oymacılığın ilginç örneklerindendir. Minâresi tek şerefelidir.

Çarşı Câmii: Çarşı Mahallesinde Trabzon Vâlisi Hazînedarzâde Osman Paşa tarafından 1839’da yaptırılmıştır. 1964’te yapılan tâmir sırasında kubbesi kurşunla kaplanmıştır. Mihrap ve minber mermer olup, çok güzel işlemelidir.

Fâtih Câmii: Ortahisar Mahallesinde olup, Ortahisar Câmii diye de bilinir. Kiliseden Câmiye çevrilmiştir. Mihrap ve minberdeki işlemeleri çok güzeldir. Çeşitli zamanlarda tâmir görmüştür.

Yeni Cumâ Câmii: Yeni Cumâ Mahallesindedir. On dördüncü asırda kilise olarak yapılan eser. Osmanlılar tarafından Trabzon fethedilince câmiye çevrilmiş ve yanına bir minâre ilâve edilmiştir.

Kudreddîn Câmii: Kommenler İmparatoru Üçüncü Alexios’un kızı Anna tarafından 1342’de kilise olarak yaptırılmıştır. 1665’te câmiye çevrilen eserin yanına tek şerefeli bir minâre ilâve edilmiştir.

Emir Mehmed Türbesi: Kitâbesinden anlaşıldığına göre, 1523’te Emir Mehmed adına yaptırılmıştır. Türbede Emir Mehmed ve Trabzon şeyhlerinden Osman Baba gömülüdür.

Bedesten: Yapım târihi belli olmayan eserin on ikinci asırda yapıldığı tahmin edilmektedir. Günümüzde ahşap kat bölmeleri yıkılmış, sâdece alt kattaki dükkanlar vardır.

Vakıf Han: Çarşı Câmiinin arkasında olup, Taşhan adıyla da bilinir. 1531’de Trabzon Vâlisi İskender Paşa tarafından yaptırılmıştır. Dükkanlar geniş bir avlu etrâfında sıralanmış olup, tonoz örtülüdür.

Alaca Han: Bakırcılariçi semtinde, olup kitâbesi yoktur. On sekizinci asırda yapıldığı tahmin edilmektedir. Gördüğü tâmirler yüzünden orijinalliğini kaybetmiştir. Birinci katta 11, ikinci katta 16 dükkân vardır. Günümüzde yıkılma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Paşa Hamamı: Çarşı Mahallesinde, Trabzon Vâlisi İskender Paşa tarafından 1531’de yaptırılmıştır. Çifte hamam plânındadır.

Hacı Ârif Hamamı: Pazarkapı Câmiinin arkasındadır. Yapısından 18. asırda yapıldığı tahmin edilmektedir. Oldukça yıkık vaziyettedir.

İmâret Deresi Su Kemeri: Trabzon Kalesinin batı yamacındaki İmâret Deresi üzerindedir. On altıncı asırda Justinianus tarafından yaptırılmıştır. Günümüzdeki su kemeri 13. asırdan kalmıştır. Kesme taştan 30 m uzunluğunda, 7 m yüksekliğinde, beş gözlüdür.

Kuzgundere Su Kemeri: Kalenin doğusunda Kuzgundere üzerinde kurulmuştur. On üçüncü asırda yapılmıştır. Kesme ve moloz taştan yapılmış 8 m uzunlukta, 6 m yüksekliğinde olup, İnceköprü adıyla bilinir. Bugün üstüne ek yapılarak genişletilip yol olarak kullanılmaktadır.

Kavaklı Su kemeri: Yeni Cumâ Mahallesindedir. Kesme ve moloz taştan yapılmış olup, 20 m uzunluğunda 7 m yüksekliğindedir.

Abdullah Paşa Çeşmesi: Gülbahar Hâtun Mahallesindedir. Hazînedarzâde Abdullah Paşa tarafından 1849’da yaptırılmıştır. Dikdörtgen ampir biçimde yapılmış bir yapıdır.

Abdülhamîd Çeşmesi: İskender Paşa Mahallesinde 1891’de yaptırılmıştır. Üç musluklu ve her musluk ayrı yalaklıdır. Saçağın üstünde Abdülhamîd Hanın tuğrası vardır.

Zağanos Köprüsü: Ortahisar ile Gülbahar Hâtun semti arasındadır. Önceleri günümüzdeki köprünün yerinde, Zağanos Paşa tarafından 1467’de yaptırdığı, inip kalkabilen küçük bir köprü olduğu bilinmektedir. Şimdiki köprü kesme taştan 60 m uzunluğunda olup, tek gözlüdür.

İrene Kulesi: Yeni CumâMahallesinde, Boztepe eteklerindedir. Yapım târihi kesin olarak belli değildir. Kesme taştan içiçe geçmiş iki kuleden meydana gelmiştir. 1916-1918 Rus işgâlinde cephânelik olarak kullanılmıştır. Bir patlama yüzünden çatısı havaya uçmuştur.

Ayasofya Müzesi:İl merkezinin 3 km batısında yer alır. 1263’te Bizans İmparatoru VIII. Palaiogologos tarafından kilise olarak yaptırılmıştır. Trabzon Osmanlılar tarafından fethedilince camiye çevrildi. 1864’te tamir edilen cami 1957’de müze haline getirildi.

Trabzon Kalesi: Eski bir kaledir. Yukarı, Orta ve Aşağı Hisar olarak üç kısma ayrılır. Vazelon Manastırı: Maçka’ya iki saat mesâfede Hamurya Köyü yakınındadır. M.S. 317’de yapılmış ve 565’te Justinianus tâmir ettirmiştir. Bugün yıkıntı hâlindedir. Manzarası çok güzeldir. Sümela (Meryem Ana) Manastırı: Maçka’ya 18 km mesâfede orman içinde 220 m yükseklikte kayalara oyularak yapılmış bir manastırdır. M.S. 474’te yapılmış olup, 72 odalı, 4 katlı, binlerce el yazma kitabı bulunan kütüphânesi, altın ve gümüş mahfazalar içinde saklanan, imparator ve Osmanlı sultanlarının berât ve fermanları bulunan müzesi, eski çağın ressamlarından Luka tarafından yapılan Meryem Ana tasviri, yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. 1924’te bir yangınla tahrip olmuştur. Yabancı turistlerse duvardaki freskleri çıkarıp yurt dışına kaçırmışlardır. Odalar resimlerle süslüdür. Altındere Vâdisindedir. Kuştul (Hızır-İlyas) Kızlar Manastırı: Maçka’nın 30 km doğusunda Şimşirlik Köyü yakınında bir kaya üzerindedir. Binâya 93 merdivenle çıkılır. Manzarası güzeldir.

Mesire Yerleri: Trabzon, tabiî güzellikler yönünden zengin bir ilimizdir. Kıyıları, ormanları ve her mevsim zümrüt gibi yemyeşil örtüsüyle yurdumuzun en güzel köşelerinden biridir. Başlıca mesire yerleri şunlardır:

Çamburnu: Trabzon-Rize devlet karayolu üzerinde Sürmene’ye 7 km mesâfede tabiî bir mesiredir. Çakırgöl: Çakırgöl Dağının kuzey yamacında yer alan göl kıyısı güzel bir mesiredir. Alabalık boldur. Bulak Köyü: İl merkezine 11 km mesâfede temiz havası ve kaynak suları ile meşhur bir mesiredir. Bölgede kır kahveleri vardır. Zigana Geçidi: Değirmensuyu civârında 2510 m yükseklikte, etrafı çam ormanlarıyla kaplı yaz ve kış manzarasına doyum olmayan bir yerdir.

Kaplıca ve İçmeler: Trabzon, şifâlı su kaynakları bakımından çok zengindir. Birçok mâden suyu kaynağı vardır.

Kisarna ve Yomra İçmesi: Trabzon’a 7 km mesâfede Bengisu köyündedir. Mide, karaciğer, böbrek, barsak ve safra yolları hastalıklarına tavsiye edilir. Yakınında şişeleme tesisleri vardır. Gazino ve çay bahçeleriyle aynı zamanda bir mesire yeridir.

Ziyâret Suyu (Araklı ilçesi), Hadi Mâdensuyu (Çaykara ilçesi), Ziyaret Gölü Suyu (Maçka ilçesi), Sürmene Mâdensuyu, TonyaMâdensuyu, Uçarsu Mâdensuyu (Akçaabat ilçesi), Karadağ Mâdensuyu (Vakfıkebir ilçesi) Simenler Madensuyu (Vakfıkebir ilçesi), Sarayla Madensuyu (Yomra ilçesi), Ayazma Mâdensuyu (Yomra ilçesi), Acısu (Şalpazarı) diğer şifâlı sular.

www.ahmetayvaz.tr.gg > OĞUZ SOYU-ÜÇOKLAR KOLU-GÖKHAN BOYUNUN TÜRKÇÜ TURANCI TÜRKMEN ÇEPNİ AYVAZ OTAĞI > www.ayvazahmet.tr.gg
 
TÜRK-İSLÂM ÜLKÜSÜ; Varlık olan Türklük ile, değer olan İslâmın bir birine vuslatıdır, kaynaşarak et ile tırnak misâli oluşlarıdır. Varlık ifade eden Türk`lüğün , değer olan İslâma muhabbetidir
* * *
OĞUL! Eşref-i mâhlük olduğunun şuurundan hareketle, Cenab-ı Hakk`ın nizamını yeryüzünde hakim kılmak gibi yüce bir idealin gerçekleşebilmesi uğruna,bin yıldır İ`LA-YI KELİMETULLAH ÇİZGİSİNDE, maddi ve manevi bütün imkânlarını seferber eden YÜCE TÜRK MİLLETİNİN şerefli bir ferdi olduğunu unutma!
Üstad ORHAN KILIÇOĞLU

* * *
ARVASİ HOCA`NIN FİKİR VE ESERLERİNDEN FAYDALANMAK, O`NU REHBER EDİNMEK HER TÜRK GENCİNİN ÖNCELİKLİ HEDEFİ OLMALIDIR.
Son yıllarda ihmal edilen ülkücü gençlik en Kısa zamanda yeni bir hamle yeni bir şevk ve aşkla; ZİYÂ GÖKALP, ATATÜRK, A.TÜRKEŞ, NİHAL ATSIZ, S. AHMED ARVASİ, NECDET SEVİNÇ`İN fikir ve görüşlerinin karıldığı harmanlardan beslenerek gelişip, olgunlaşıp, kamilleşerek, GÖNLÜNDE TÜRKLÜK ÜLKÜSÜ, DİLİN DE TURAN TÜRKÜSÜYLE YENİDEN BİR ERGENEKON DESTANI YAZMAYI İMANININ RÜKNÜ BELLEMELİDİR…

Üstad ORHAN KILIÇOĞLU
Facebook beğen
 
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!!! ATATÜRK
 
ALPARSLAN TÜRKEŞ SÖZLERİ
Başbuğ Alparslan Türkeş in özlü sözleri, Ülkücülük , Türk Dünyası ve İslamiyet hakkındaki özlü sözlerini okuyabilirsiniz...
*********************
İdealler yıldızlar gibidir.
Onlara belki ulaşamazsınız ama bakarak yönünüzü tayin edebilirsiniz..

Zafer, asla mahvolduklarını zannedenler
tarafından kazanılamaz.

Dalından kopan yaprağın akibetini rüzgâr tayin eder...

Ahlâkçılık anlayışımız, Türk Ahlâkı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir.

Başarı için muntazam plânlı çalışma yapmak lâzımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız.

Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez

Biz aziz milletimize müreffah, kuvetli ve büyük bir Türkiye taahhüt ediyoruz; kendimizi millete adıyoruz.Ve Türklük yoluna başlarımızı koyuyoruz.

Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz...

Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz.

Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.

Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır.

Fikir, iman, ülkü aşkı ... İnsanları güçlü yapan bunlardır.

Hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.


İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk Milletidir. Dokuz Işık demek, Türk Ülküsü demektir.

İslamiyet'i ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.

Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.

Komünist sistemlerde halkın esaret altında oluşunun sebebi bir mülk sahibi olamamasıdır. Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.

Milletler arasındaki mücadele şuurundan mahrum olan toplumlar başkasının boyunduruğu altına düşerler.

Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.

Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.

Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun, siyasi kazanç mücadelesi değil, ahlâk ve fazilet mücadelesidir. Bu mücadelenin karakteri yıkıcı değil, yapıcı olmaktır. Bu şerefli mücadeleye Türk milletini davet ederim.

Toprak bütünlüğümüzü devletimizin ve milletimizin bölünmezliğini hedef alan hainlere karşı Türk Milleti olarak ayağa kalkmalıyız.

Türk aydınları için Batı'nın sığınması olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Milletimiz için bundan korkunç felaket düşünülemez."

Türk Devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk Milletinin teminatı ve istikbali gençliktir.

Türk milliyetçiliği meşru savunma, yüksek insanlık duyguları ve Türk Milletinin kendi tabii haklarının savunulması, korunması duygusu ve iradesinin, şuurunun bir ifadesidir.

Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.

Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddim bilmek... Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz. Herkese yukarıdan bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız.

Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti'nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak...

Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.

Türkiye'nin yükselişi ithal fikirle olmaz. Hiç bir yabancı, Türkün menfaatlerini Türk Milletinin kendisi kadar düşünemez.

TÜRKLÜK bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.

Türkün en önemli vasfı teşkilâtçılığıdır.

Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.

Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.

Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ
Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. ATATÜRK
 
"BİR KIZ ÖĞRENCİYİ BAŞINI ÖRTTÜĞÜ İÇİN TAHSİL HAKKINDA MAHRUM ETMEK İSTİKLAL SAVAŞI BAŞLARINDA VE MARAŞ'TA , DÜŞMANLAR TARAFINDAN BAŞÖRTÜSÜ ÇEKİLİP DÜŞÜRÜLDÜĞÜ İÇİN BAŞLAYAN MİLLİ ŞAHLANIŞIN RUHUNA TÜKÜRMEKTİR."
NECİP FAZIL KISAKÜREK
* * *

Zafer ülkü kaynağının çeşmesidir,
Zafer gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler, selam sizlere,
Uzaktan dertleşenler, selam sizlere.

Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir...
H.Nihal Atsız
Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. ATATÜRK
 
Deme bana Kayı, Oğuz, İlhanlı,
Türküm; Bu ad her ünvandan üstündür.
Yoktur Azer, Kırgız, Özbek, Kazanlı,
Türk Milleti bir bölünmez bütündür.
Ziya Gökâlp
Başarılarda gururu yenmek, felâketlerde ümitsizliğe karşı gelmek lâzımdır. ATATÜRK
 
Ve tarih bir gün, acz içinde kıvrana kıvrana şehadete susamış bir ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilemediğini yazmak zorunda kalacaktır...

S.Ahmet Arvasi

BU DAVA ÖZÜDÜR İSLAMİYET'İN
BU DAVA GÜNEŞİ, MAZLUM MİLLETİN,
BU DAVA, HERŞEYDEN, HERŞEYDEN ÇETİN,
BU YOLDA DERT, HÜZÜN, GURBET BİZİMDİR.
S.Ahmet Arvasi

16 yaşında ilk şiirlerden biri olan `Ne Gam`, iyi bir başlangıç

Ne gam, varsın dizlerim koşa koşa yorulsun,
Saadetin, dâvanın, gerçek aşkın peşinde...
Boş hayaller kül olup rüzgârlarda savrulsun,
Yaban gülleri gibi solsun çöl güneşinde.
S.Ahmet Arvasi

Henüz 17 yaşındaki bir delikanlının `Özleyiş` şiiri, ecdadına âşık bir delikanlının eski muhteşem çağlara olan hasretini dile getiriyor:

Tuna neden köpürmüş, Kırım neden inliyor?
Nerde parlayan kılıç, nerde o akıncı ced?
Şimdi Hazar uzaktan feryadımı dinliyor,
Ayrıldı mı Kafkaslar yurdumdan ilelebed?
Kıbrıs`ın ayrılışı derd oldu içimizde,
Barbaros`un sesini kaybettik Akdeniz`de,
Adalar yabancı da, dinmez derleri bizde,
Balkan`ımız vatandan ayrıldı mı nihayet?
S.Ahmet Arvasi
 
SON BİR (1) YILIN TOPLAMI 106860 ziyaretçi kişi burdaydı!
Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir. CÜZ:21 // AHZÂB SÜRESİ: 33 / 23.ÂYET Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol