|
|
|
 |
*** BÜTÜN TÜRKLERİ BİR ARADA GÖRMEK İSTEMEYENLER, TÜRK OLMAYANLARDIR...Gittikçe uyanan milli şuur karşısında gafiller ve hainler, Türk milletini daha çok aldatamayacaklardır. Kızılelmanın yolunu kapatamayacaklardır...Hakkımızı, atalar mirasını istiyoruz. Alacağız da…..*** Çepni Türk'ü Ulu Türkçü > Hüseyin Nihal ATSIZ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
DEĞERLİ ABİMİZ ORHAN KILIÇOĞLU ndan -SİZLER İÇİN - 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10, 11,12,13,14. YAZILARI
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
ÇİN,ABD,İSRAİL ve FRANSIZ MALLARINA HAYIR..
Çin malı ya da hammaddesini, tüketici olarak ayırt edebilmek oldukça güç ancak Çin üretimi olan bir malı ayırt etmek çok kolay. Nasıl mı? Aldığınız ürünün üzerinde "Made in China","Product of China", “Çin Malı" gibi ibareler yer almıyorsa, ürünün barkodunu okuyun. Her ülkenin sahip olduğu eşi olmayan satış kodları, barkodların başına işleniyor. Barkodun en başındaki ilk iki ya da üç rakam, ürünün hangi ülkeden geldiğini size söylüyor.
ÇİN Barkodu: 690-691-692-695
İSRAİL Barkodu: 729 'dur
FRANSA Barkodu: 300-379
ABD Barkodu: 000-019,030-039,060-139
BU ÜRÜNLERİ KULLANMAYALIM....
Bu numaralarla başlayan ürünleri almayın. SESSİZLİK İÇİNDE ÖLEN, ÖLDÜRÜLEN DOĞU TÜRKİSTANLI KARDAŞLARIMIZIN ve TÜM TÜRK-İSLAM ALEMİNİN SESİ OLUN.
Türk malı ürünlerin barkot numarası ''869'' la başlıyor. Alışveriş yaparken
en azından barkotlara bakarak Türk malı ürün almaya dikkat edelim. Aldığınız her yerli malı ürünle Türk ekonomisine
sizinde küçük bir katkınız olacaktır.
www.ahmetayvaz.tr.gg www.ayvazahmet.tr.gg
|
|
 |
  
ORHAN KILIÇOĞLU'ndan
DEĞERLİ ORHAN KILIÇOĞLU ABİMİZİN - YAKIN BİR GELECEKTE- GELİRİ ŞEHİT AİLELERİ İÇİN ÇIKACAK KİTABINDAN... 1. YAZI DİZİSİ
TÜRKLER ANADOLU YA GELMESEYDİ
NANKÖRLERİN HALLERİ NİCE OLURDU
1.BÖLÜM
TÜRK OLMAK; Soylu, asil yüksek karakter sahibi, yaratılışında kendisine bahş olunan NEFHA-İ İLAHİ'nin şuurunda, adalet ve merhamet ehli, cesur ve cömert olmak demektir.
TÜRK MİLLETİ, binlerce yıllık tarihi içinde Dili, Kültürü, Töresi, Dini inançları ile yaşayan, asla ve asla zulmetmeyen, hakimiyet sahasında hayat süren insanların soyu sopu, inancı ne olursa olsun, onların da MAL, CAN VE NAMUS EMNİYETLERİNİ GARANTİ ALTINA ALMAYI BİR İNSANİ GÖREV BİLEREK YAŞAYAN, HALEN DE YAŞAMAYA DEVAM EDEN VE KIYAMETE KADAR DA YAŞAYAÇAK OLAN, CENAB-I ALLAH c.c. TARAFINDAN SEÇİLEREK İSLAM A MUHTAR KILINAN, MÜBAREK VE MÜSTESNA BİR MİLLET OLUP İNSANLIK ALEMİNİN EN NADİDE SÜSÜ VE PAHA BİÇİLEMEZ BİR KOLYESİDİR !
ALLAH c.c. insanlığın istifadesine TOPRAK, SU, HAVA, ve TÜRK gibi dört müstesna nimet sunmuş olup; insanlar ilk üçü ile biyolojik varlıklarını sürdürürlerken, Türk'ün ise hakim olduğu coğrafyada, Adalet ve Hakkaniyet ölçüleri içerisinde, Mal, Can ve Namus emniyeti sağlanmış bir şekilde mutlu ve müreffeh bir hayat sürerler. Ünlü bir Alman Düşünürü nün //ŞU TÜRKLER ALMANYA YI DA ALSALARDI, ANCAK BU SAYEDE İNSANCA BİR HAYAT YAŞAYABİLİRİDİK...// sözü bu gerçeğin en güzel bir ifadesidir sanırım.
Bugün üzerinde yaşamış olduğumuz Anadolu coğrafyasından gelip geçmiş olan irili ufaklı kavimlerin hayatlarını en ince teferruatlarına kadar anlatan bir ANADOLU KAVİMLER TARİHİ yazılarak bir kitap halinde okumamız için elimize verilseydi; inanıyorum ki, daha kapağını açar açmaz etrafa yayılacak olan iğrenç ve ağır ceset kokularından burnumuzun direği kırılır, şiddetli mide bulantısından mütevellit kusabilmek için en yakınımızda bulunan lavaboya koşar, kitabı da kazdığımız derince bir çukura gömüp üzerini kapatmayla da kalmayıp, bolca da kireç dökerdik..!! Çünkü okumak için elimize aldığımız bu kitap; sayfa araları irili ufaklı onlarca millet, devlet ve kabile cesetleriyle dolu olan bir kabristanlık gibidir..!!
İRİLİ UFAKLI BİR KAVİMLER KABRİSTANLIĞINDAN İBARET OLAN ANADOLU COĞRAFYASINDA, huzura hasret bir şekilde yaşayan çeşitli dilleri konuşan ve farklı soylara mensup olan halk tabakaları, Türkler in SELÇUKLULAR olarak Anadolu ya gelmelerine kadar ki çok uzun seneler içinde; kan, göz yaşı ve tarifi imkansız acılar içerisinde kıvranarak çok büyük işkencelere katlanmışlardır.
Önce Selçuklu daha sonraları Osmanlı Türkü'nün hakimiyet sahasına dahil olan Anadolu toprakları, Türk hakimiyetinin sonucunda; daha önceleri büyük acılar içinde kıvranan gayr-i müslim kavimler için bile; sulh ve sukün içinde, MAL,CAN ve NAMUS EMNİYETİ SAĞLANMIŞ OLARAK, insan haysiyet ve onuruna yakışır bir hayat sürmeye müsait bir müstesna ortama dönüştü..
Necip Türk milletinin bahşettiği sonsuz nimetlerden istifadeyle, kendilerinden, YÖNETİMİN TEPE NOKTALARI, BÜROKRASİNİN HER KADEMESİ VE BENZERİ YÜKSEK MAKAM VE RÜTBELER ESİRGENMEDİĞİ HALDE; Türk isminden büyük rahatsızlıklar duyarak, // NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE SÖZÜNÜ DAĞA TAŞA YAZA YAZA İPTİDAİ VE KOMİK BİR ÜLKE HALİNE GELDİK...... TÜRK DEDİĞİN NEDİR Kİ, 36 ETNİK GRUPTAN BİRİDİR // şeklinde talihsiz ve bir o kadar da vefasızlık çukurunda çamurlanmış sözler sarf ederek; ALLAH c.c. ve tarih önünde nankörlük edip suç işleyenlerin şunu bilmelerini isterim ki, sarf etmekten hiçbir hicap duymaya dahi tenezzül etmedikleri bu sözleriyle; ALLAH YOLUNDA CİHAD EDEREK ANADOLU'YU, ASAKİR-İ İSLAM IN "İslam askeri" KANLARIYLA SULAYARAK, MEMALİK-İ İSLAM "İslam toprağı" YAPANLARIN Kİ AŞAĞIDA OKUYACAĞINIZ ÜZERE:
1040 DANDANAKAN'dan başlayarak, 1048 PASİNLER, DÖRT BÜYÜK HAÇLI SEFERİ ( KILIÇ ARSLANLAR ), 1071 MALAZGİRT, 1176 KARAMUKBELİ, FATİH SULTAN MEHMET'LE 1453 İSTANBUL'UN, 1461 TRABZON'UN FETHİ VE DAHASI, ÇANAKKALE.. SAKARYA... DUMLUPINAR
ve bu zincirin e son halkasını teşkil eden, 9 EYLÜL 1922'ye gelinceye kadar, oluk oluk kan akıtarak verdiğimiz her biri bir TÜRKOĞLU TÜRK OLAN milyonlarca ŞEHİT ve GAZİLERİMİZİN ve dahası halen Güney Doğumuz da Şehadet şerbetini içerek FENAFİL VATAN OLAN MEHMETÇİKLERİMİZİN AZİZ ve MÜBAREK RUHLARINI İNCİTEREK, ŞEHADETLERİNİ İNKARA KALKIŞTIKLARININ FARKINDALAR MI ACABA....???
Bu mübarek topraklar üzerinde yaşayıp, Havasından, Suyundan, Nebatat ve Hububatından beslenmekle kalmayıp, ŞANLI TÜRK ORDUSU SAYES; Irzı... Namusu.. Canı... Malı... Mülkü... Dini!.. Kıblesi!.. Camisi!.. ve dahası Gemicikleri teminat altına alınarak, bütün bunlara ilaveten, devletin en üst makam ve mevkilerinde saltanat sürenlere çok kısacık birkaç sorum olacak:
ŞAYET, BİR TÜRLÜ İÇİNİZE SİNDİREMEYİP, HER FIRSATTA VE HER ZEMİNDE KÜÇÜMSEMEKLE DE KALMAYIP, İNKARA KALKIŞTIĞINIZ TÜRKLER, RESMİ OLARAK ÖNCE SELÇUKLU, ONU TAKİBEN OSMANLI OLARAK VE SON OLARAKTA HEM SELÇUKLU'YU VE HEM DE OSMANLI'YI İÇİNDE BARINDIRIP, HER İKİSİNİN DE DEVAMI NİTELİĞİNDEKİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ OLARAK BU TOPRAKLAR ÜZERİNDE HÜKÜMRANLIK KURMASAYDILAR;
1- Şu an bu topraklar üzerinde acaba kimler ve hangi devletler hüküm sürüyor olacaklardı???
2- Kurulu devletin Cumhurbaşkanının, Başbakanının ismi AHMET,MEHMET,ABDULLAH,SÜLEYMAN,
ERDOĞAN, NECMETTİN veya da DENİZ mi olacaktı yok sa; YORGİ, CORCİ, JOSEF, DAVİD, GEORGE mu???
3- Bağrında; EBA EYYUB EL - ENSARİ HZ... EBUD DERYA HZ... EBU ŞEYBETÜL HUDRİ HZ... EBU ZERR-İ ĞIFARİ HZ... CEMALEDDİD UŞŞAK-İ HZ... AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HZ... BALİ EFENDİ HZ... BEYKOZLU HACI HAFIZ MUHMMED HZ... ESAT COŞAN EFENDİ GİBİ ULU HAZRETLERİN YANINDA, CENNET MEKAN ABDÜLHAMİT'LE... MEHMET AKİF GİBİ İSTİKLAL ŞAİRLERİMİZİN... NECİP FAZIL GİBİ SULTAN-I ŞUARALARIMIZIN KOYNUNDA YATTIĞI BİR İSTANBUL'UN VARLIĞINDAN BAHSEDEREK, BU ŞEHİR DE ERDOĞAN, MÜFİT, SAFFET, GİBİ MÜSLÜMANLARIN BELEDİYE BAŞKANLIĞI KOLTUĞUNA OTURABİLMELERİNİN MÜMKÜN OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNEBİLİR MİYDİNİZ???
4- Konya da MEVLANA ve ŞEMS-İ TEBRİZİ HAZRETLERİ.... Erzurum da ABDÜLVAHAP GAZİ HAZRETLERİ.... Erzincan da TERZİ BABA, PİR-İ SAMİ. REYHANİ HAZRETLERİ... Sivas ta HASAN TOPRAK, HASAN ÜRGÜP, ŞEMSETTİN AHMET SİVASİ, ABDÜL GAZİ HAZRETLERİ.... Trabzon'da HAÇKALI BABA. AHİ EVREN BABA, TEZVEREN BABA, MISIRLI VE HAKKI BABA HAZRETLERİ... Giresun'da SEYYİT VAKKAS HAZRETLERİ gibi Anadolu'nun daha sayılamayacak kadar çok köşesinde metfun bulunan İSLAM BÜYÜKLERİNDEN OLAN DİN ULULARIMIZIN VARLIKLARINDAN BUGÜN SÖZ EDEBİLİR VE KABİRLERİNİ ZİYARETLE; ELLERİNİZİ SEMAYA AÇARAK, O BÜYÜK ZATLARIN YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE CENAB-I ALLAH TAN NİYAZ DA BULUNABİLİRMİYDİNİZ? YOKSA BU MÜBAREK ZATLARIN TÜRBELERİ DE HEM DE BAŞBAKANIMIZIN YUNANİSTAN'DA OLDUĞU BİR GÜN DE , SELANİK ŞEHRİNDE MEVCUT SON OSMANLI AKINCILARININ YATTIĞI ŞEHİTLİĞİN DİSKOTEK YAPILMAK İÇİN BULDOZERLERLE YIKILMASI GİBİ BİR AKİBETE UĞRAMIŞ OLMAZLAR MIYDI???
Evet, nankörlüklerin vahameti karşısında sorduğum sorular az gibime gelmiş olacak ki, bu topraklarda, Türk'ün her türlü nimetlerinden istifadeyle her türlü imkanlarımızdan ziyadesiyle nasiplendiği halde, TÜRK MİLLETİNİ BİR TÜRLÜ HAZMEDEMEYEN NANKÖRLERE son birkaç sorum daha olacak;
5- Türkler bu topraklara gelerek devlet kurup hakimiyet sağlayamamış olsalardı; BUGÜN KENDİLERİNİ YÜCE TÜRK MİLLETİNİN BİRER ÖZ MENSUBU OLARAK KABUL ETTİĞİMİZ VE KOPMAZ TARİHİ VE KÜLTÜREL BAĞLARIN YANINDA, İSLAM IN MANEVİ POTASINDA YOĞRULARAK ETLE TIRNAK MİSALİ VUCUDA GETİRİLMİŞ, MAZİSİ BİN YILI AŞKIN BİR BÜTÜNLÜĞÜN İNKARI CİHETİNE SAPARAK; MELUN ve MÜTECAVİZ BATI NIN GİZLİ SERVİSERİNİN HİLE ve DESİSELERİNE KANIP, ÇOK BÜYÜK BİR NANKÖRLÜKLE TÜRK KİMLİĞİNİ REDDEDEREK ONU BİR ALT KİMLİĞE İNDİRME GAYRETİ İÇİNDE OLANLARIN, ACABA HANGİLERİNİN SOYU, SOPU, NESEBİ, ZÜRRİYETLERİ BUGÜNLERE KADAR ULAŞABİLECEK Tİ?... ULAŞTIKLARINI VARAYALIM, BU GÜN BU COĞRAFYA DA; MÜSLÜMAN BİR KİMLİKLE YAŞAYARAK, KARILARININ, BACILARININ VE GELİNLERİNİN IRZLARI, NAMUS VE İFFETLERİ, KÖRPECİK KIZ EVLATLARININ BEKARETLERİNİN YANINDA, CANLARI, MALLARI TEMİNAT ALTINA ALINARAK, İNSANCA BİR HAYAT SÜRME HAKKINA SAHİP OLABİLECEK MİYDİ???
6- BUGÜN İÇİN, BEDAVA VE LÜKS KONUTLARINDA OTURUP, PARALARIYLA EVLİYA ÇELEBİ MİSALİ DÜNYA GEZİLERİNE ÇIKIP, BİR GECELİĞİ 20.000 DOLAR OLAN LÜKS OTELLER DE KONAKLAYIP, HAC VE UMRE ZİYARETLERİNDE BULUNARAK, HATIRINA MİLYARLIK HEDİYELER ALABİLME ŞANSINI SİZLERE SAĞLAYAN VE DE; EN YÜKSEK VE YÜCE MAKAMLARINA KADAR YÜKSELEBİLDİĞİNİZ HALDE, HALA DAHA İÇLERİNİZE SİNDİREMEDİĞİNİZ BİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NİN VEYA DA BU TOPRAKLAR ÜZERİNDE KURULU MEVCUT BAŞKA BİR MÜSLÜMAN DEVLETİN VAR OLABİLECEĞİNDEN BAHSEDEBİLİR MİYDİNİZ???
BU BÖLÜMDEKİ EN SON YAZIM TARİHİ: 07-10-2009
* * * * * * * * *
2.BÖLÜM
VATAN; üzerinde, neslin devamı, İslam inancının gereği gibi yaşanılabilmesi ve de yaşatılabilmesi, ırz, namus ve haysiyetin güven içinde muhafaza edilerek, gelecek nesillere intikali için elzemdir. Bu ifadeden anlaşılacağı üzere, VATAN SEVGİSİ; yüksek bir imanın neticesi olup, kıskanma duygusunun ve Türk e has ulvi bir namus anlayışının gönülleri ve beyinleri kavuran dayanılmaz hararetinin toprağı ısıtması ve ona İLAN- I AŞKIDIR. Soylu,asil ve karısının, kızının,bacısının, gelininin namusu ve bekareti üzerine titreyen ve bu kutsal değerler uğruna ölümü göze alabilen namuslu insanların varlık sebebidir.VATAN ONLARI BİR ANNE ŞEFKATİYLE EMZİRİP KOYNUNDA BARINDIRIRKEN, ONLAR DA; ‘’ VATAN ANA" LARINDAN EMDİKLERİNİN KARŞILIĞINI ONA, GAZA MEYDANLARINDA ŞEHADET KANLARIYLA SEVE SEVE ÖDERLER…. ANA - EVLAT MUHABBETİ VE SAFİYETİ İÇİNDE ASIRLARDAN BERİ BU HEP BÖYLE SÜRE GELMİŞ, KIYAMETE KADAR DA HEP BÖYLE SÜRECEKTİR. BOŞUNA MI ADINA ANADOLU DEMİŞLER .ELBETTE BİR BİLDİKLERİ VARDI…..
Anadolu, cömerttir,vefakar ve cefakardır; HOYRAT VE KADİR KIYMET BİLMEZ NANKÖRLERDEN dahi esirgemedi sütünü,şefkatini ve yanık sesiyle söylediği asalet rahiyası saçan o güzelim ninnilerini…
TÜRK ‘ ÜN MERHAMETİ VE ANADOLU’NUN CÖMERTLİĞİ SAYESİNDE ULU ÇINARIN GÖVDESİNDE YAŞAMA ŞANSINA KAVUŞAN BU NANKÖRLER; SADAKAT GÖSTERİP ,ŞÜKRAN- I NİMETTE BULUNMALARI GEREKİRKEN; AHDE VEFAYI UNUTUP, KÜFRAN-I NİMETTE BULUNARAK, SURET-İ HAK’TAN MIŞ GİBİ DAVRANIP, GÖVDESİNE SIZMAYI BAŞARARABİLDİKLERİ ULU ÇINARI, TIRTIL KURTLAR MİSALİ DUR DURAK DEMEDEN İÇİN İÇİN MERHAMETSİZCE KEMİRDİLER…..KEMİRDİLER…. VE YİNE HALA, 24 SAAT TAM MESAİ ÇALIŞARAK; KÜRT AÇILIMI PAKETLERİ, AB KRİTERLERİ, ABD VE İSRAİL DAYATMALARI NETİCESİNDE; TOPRAK SATIŞLARI, BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARI, YENİ VAKIFLAR YASALARI, MADEN ARAMA RUHSAT VE İMTİYAZLARI, KİLİSE- HAVRA – ŞAPEL – SİNAGOG – MANASTIR TAMİRATLARI, ERMENİ AÇILIMLARI, İKİNCİ BİR RESMİ DİL YARATMA ÇABALARI, DİNLER BAHÇESİ ‘’ dünyada benzeri yok,sadace bizimkilere has bir saçmalık’’ , YETMEDİ, CUMA HUTBELERİNDE VE DİN DERSİ KİTAPLARINDA , AYET, HADİS- İ ŞERİF, FATİHA SURESİ VE KELİME- İ TEVHİD ÜZERİNDE YAPILAN TAHRİFATLAR LA MADDEN VE MANEN KEMİRMEKTELER….!
Bu nokta da,daha net ifadelerde bulunabilmek münasebetiyle, Üstad şairimiz Yavuz Bülent Bakiler’in ‘’BEN ANADOLUYUM ŞİİRİ’’ ni siz çok kıymetli gönüldaşlarımla paylaşmak lüzumunu hisettim "şiire sadece bir hece ekledim,Yavuz Ağabeyi hoş görsün"
ANADOLU
(Yavuz Bülent Bakiler)
Ben Anadoluyum...
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç...
Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç.
Hastalarım ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç.
Zaman zaman NANKÖR ÇIKTI büyütüp okuttuğum,
Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç...
En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti
Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç.
Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında
Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç...
Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara
Ak sandığım düşürdü üstüme gölge gölge haç...
Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç...
Ben Anadoluyum, acılı, mahzun;
Bende bitmez tümenmez dert kulaç kulaç...
YOKSA VATAN; beslenip karın doyurularak,üzerinde şerefsizce ve uşak ruhlu bir şekilde hayat sürülen bir tarla veya zerzevat bahçesi olmadığı gibi, fırsatlar bollaşıp şanslar yaver gittiğinde ise, NE RÜTBE, NE MAKAM KOVALAMAYA YARYAN BİR AVLAK , VE NE DE, İĞRENÇ VE APTALCA BİR AB SEVDASI UĞRUNA, BATI’ NIN İTİ NE, PİÇİ NE PEŞKEŞ ÇEKİLİP RÜŞVET VERİLEBİLECEK BİR TÜTÜN VEYA MISIR TARLASIDIR !!
Bu topraklar milyonlarca Türk evladının mübarek kanları ile yuna yuna ve sayısız evliyaların nefesleri ile karıla karıla Türk e vatan olmakla kalmayıp; bir çok biçare ye,sığıntı ya, sahipsiz zavallı ya, gayr-ı Türk göçmene, kendi öz yurdundan kendi soydaşları tarafından ırzları namusları kirletilip, korkunç işkencelerden geçirilip,kendi anavatanlarından kovulanların tamamına da huzur ve güven içinde yaşayacakları bir mesken olmuştur.
Bu insanlara kucak açıp onları kardeş belleyerek bütün imkanlarımızı istifadelerine sunmaktan duyduğumuz hazzın ötesinde; onları, T.C. DEVLETİ’NDE hayalini dahi kuramayacakları en üst makamlarımıza kadar çıkartarak, onlara büyük payeler vermiş olduğumuz halde; zaman içinde bunların bir çoğu ya İslam mücahidi kisvesine bürünerek azılı birer TÜRK DÜŞMANI, ya da GOMONİST olup, Türk düşmanlığı noktasında birlikte hareket ederek; MEMLEKETİMİZİ BİR BAŞTAN ÖBÜR BAŞA İÇİ KIRMIZI DIŞI YEŞİL OLAN KARPUZ TARLASINA ÇEVİRDİLER ! ! SON ALTI YEDİ YILDAN BERİ İSE; BU HER BİRİ DÜNÜN BİRER AZILI ATEİST VE GOMONİSTİ OLAN KIRMIZI RENKLİ PESPAYELER İLE BEŞ ON YIL EVVELİNİN YEŞİL RENKLİ TATLI SU MÜCAHİTLERİ, KIRMIZI – YEŞİL KARIŞIMININ OLUŞTURDUĞU AB.BAYRAĞININ MAVİ RENGİNDE BULUŞARAK; MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİNİN ANA RAHMİ BELLEYEREK NAMUS KABUL ETTİĞİ VE ŞEHADETLERİYLE SULAYARAK DEFALARCA YUDUĞU BU MÜBAREK TOPRAKLAR ÜZERİNDE, MİLYONLARCA İNSANIMIZIN, CANI, KANI PAHASINA KURMUŞ OLDUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ NİN BÖLÜNÜP PARÇALANMASI İÇİN ELLERİNE TUTUŞTURULMUŞ OLAN, ABD, İSRAİL, AB PATENTLİ VE HER BİRİNİN MÜREKKEBİ NECASET KOKAN KALEM YA DA, İĞRENÇ AĞIZLARINA UZATILMIŞ VE YİNE HER BİRİNDEN ETRAFA LAĞIM SAÇILAN MİKROFONLARI İLE MİLLETİMİZİ ÜMİTSİZLİĞE, YILGINLIĞA, ÇARESİZLİĞE DÜŞÜRMEK VE KAMPLAŞMALARI SAĞLAYIP İÇ ÇATIŞMALARIN ZEMİNİNİ OLUŞTURABİLMENİN GAYRETİ İÇERİSİNDELER...
Bir acı kahvenin bile kırk yıl hatırı varken, bu nankörlerin büyük bir kısmı ‘’ GENELLİKLE SİYASET CANBAZI OLUP; CAMİLER KIŞLAMIZ, MİNARELAER SÜNGÜMÜZ, KUBBELER MİĞFERİMİZ ŞİİRLERİYLE SURET-İ HAK TAN GÖZÜKEREK MİLLETTEN SONRA, BİR YOLUNU BULUP MUHTARI DA KANDIRARAK ANKARA’DAN İKMETGAH BELGESİ ALANLAR’’ kendilerini Allah’ın birer kutsal emaneti olarak kabullenip bağrına basmanın ötesinde, kendilerine sosyal,ekonomik ve siyasi statü kazandırmış olan Türk milletine karşı hiçbir zaman müteşekkir olup, muhabbet duyarak samimi duygular beslemediler.Ne şükranda bulundular ve ne de en küçük de olsun bir hatır saydılar….Türk milletinin bunca Al-i CENAPLIĞININ , ASALETİNDEN GELEN SONSUZ MERHAMETİNİN BUNLAR İÇİN BİR ACI KAHVE KADAR DA HATIRI OLMADI !!!!
Türk milletinin kendilerine karşı göstermiş olduğu adalet, asalet,şefkat, merhamet ve muhabbete rağmen bunlar, hiçbir zaman kadir kıymet bilmeyerek, Türk milletinin hakkını teslim noktasında nankörlük ederek, AVRUPALI BİR ÇOK GAYR-İ MÜSLÜM KADAR OLSUN DÜRÜST DAVRANAMADILAR.
AVRUPALI MEŞHURLARIN TÜRKLER İÇİN METHİYELERİNDEN BİR KAÇ ÖRNEK :
FRANSIZ İMPARATORU NAPOLYON BONAPARTE : ‘’ İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır; Erkeğin cesur,kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet daha vardır, icabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete fazlasıyla sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki, Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.’’
WİLLİAM MARTİN : ‘’ Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilemeyecek yalnız ve yalnız Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış bir Türk köyüne gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin ve insanlığın ne demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz.’’
TASSO, ÜNLÜ İTALYAN ŞAİRİ: ‘’ Beyler ! Türklerden bahsediyorum.....düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında, insanı okşayan tatlı bir Seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan, huzur veren bu yeli yıldırma. Göz kamaştıran bu güzel gölü coşkun bir denize çevirmek, tabiatı da inciten bir gaflet olur ‘’
LA MARTİN FRANSIZ YAZAR: ‘’Irk ve millet olarak Türkler, bence geniş imparatorluklar içinde yaşayan kavimlerin en asili ve başta gelenidir. Dini, Sosyal ve Örfi faziletleri, TARAFSIZ VE ANCAK ŞEREFLİ KİMSELER İÇİN birer takdir ve hayranlık kaynağıdır. TÜRK MİLLETİNİN ALEYHİNDE KONUŞUP, AŞAĞILAMAYA ÇALIŞMAK ANCAK İNSANLIK ŞEREFİNDEN MAHRUMLARIN İŞİDİR"
SABIRLI OLUN NANKÖRLER , SIRA PEYGAMBER EFENDİMİZ İN TÜRKLER HAKKINDA Kİ HADİS-İ ŞERFLERİ NE, İSLAM ULEMASININ ÖVÜCÜ SÖZLERİNE DE GELECEK. NE VAR Kİ, ÖVÜLEN TÜRK MİLLETİ OLUNCA, SİZLER HADİS-İ ŞERİFLERİ, EVLİYALARIN SÖZLERİNİ DAHİ İNKAR ETMEKTEN HAYA ETMEZSİNİZ.
WİLLİAM PİTT, İNGİLİZ DEVLET ADAMI; "Türklerin biricik sevdikler şey, hak ve hakikattır. Hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır ‘’
ALBERT SOREL; ‘’Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri KUTUPLAR, DİĞERİ TÜRKLER ‘’
DECAMPS, ÜNLÜ FRANSIZ RESSAM; ‘’ Türk ün güzel yüzünü, kuvvetli parıltılı kostümünü, zarif tavırlarını, kibar kibar gülüşünü, aslanca kükreyişini yağlı boya fırçasıyla göstermek mümkündür. Fakat pek güç olan, TÜRK ÜN ÖZÜNÜ GÖSTERMEKTİR. BU ÖZ AY IŞIĞI GİBİ, GÖRÜLÜR FAKAT GÖSTERİLEMEZ. BUNA HİÇBİR RESSAMIN KABİLİYETİ YETMEZ"
HAMMER; ‘’Tarih Türklerden çok şey öğrendi. Türkler in elinden çıkma öyle eserler vardır ki, uygarlık için birer süs olmaktadır ‘’
ANDREAS PİHİDİATES; " Artık Türklerle savaşmayın, onlar çok mert ve cesurdurlar. İsimlerinin geçtiği her yerde Türkler için kötü söz söylenmesine müsaade etmem. Türkler dünyanın en asil ve en merhametli insanlarıdır"
VON DER GOLTZ ; ‘’ Türkler dünyanın en mert insanları,en iyi ve asil milletidirler"
HAMMER ; "Türk tek başına bir kuvvettir"
PİERRE LOTİ , DÜNYANIN TANIDIĞI FRANSIZ; ‘’Türk.asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir"
BU NANKÖRLER ‘’AVRUPALILAR NASIL OLUR DA TÜRK MİLLETİNİ BÖYLESİ GÜZEL VE ÖVÜCÜ SÖZLERLE YÜCELTEBİLİRLER ‘’ DİYE, AZILI BİRER AVRUPA BİRLİĞİ DÜŞMANI DA KESİLEBİLİR!!...
BU BÖLÜMDEKİ EN SON YAZIM TARİHİ: 17-10-2009
* * * * * * * * *
3.BÖLÜM
SOYLU SOYUNU SEVERKEN, SOYSUZ İSE HASED EDER , UYUZ OLUR, KAHREDER!! UYUZ OLAN BU SOYSUZLAR, TÜRK'E DÜŞMANLIK EDEREK TEDAVİ OLACAKLARINI SANNEDERLER!!
Her insan mensubu olduğu milletini sever, bu seviş her insanın en tabii hakkıdır. İnsan, mensubu olduğu milletinin geçmişinde ve hali hazırdaki fazilet, meziyet,hamiyet ve insanlığı istifadesine ortaya koymuş olduğu eserler ve vücuda getirmiş olduğu güzelliklerinden bahsederek her fırsatta memnuniyetini ifade edebilir. Bu hal, İslam’a aykırı bir durum olmadığı gibi aynı zamanda bir AHDE VEFADIR. ‘’ahde vefası olmayanlar, Allah c.c katında da kul indinde de muteber değillerdir"
Bir sahabe Peygamber Efendimize ‘’ Ey Allah’ın Resulü, kişinin kavmini sevmesi ırkçılık mıdır, İslam’a ters bir durum mu ‘’ diye sorduğunda, Resulullah da " Hayır, kişi kavmini sever, ancak zulmüne yardımcı olursa ırkçılık olur. " diye buyururlar.
Yazdığı Divanu Lügat’it- Türk isimli eserinde KAŞGARLI MAHMUD ‘un naklettiği bir Hadis-i kutside ‘’Ulu Allah buyuruyor; ‘’Benim Türk adını verdiğim ve maşrıkta ( Doğuda ) iskan ettiğim bir CUNDULLAH’ım (Askerim) vardır ki; bir yerde bir zulüm, haksızlık görürsem, o cundullahımı onların üzerlerine gönderirim "
MAİDE SURESİ AYET-54 ‘’Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse, Allah müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı onurlu ve zorlu, kendisinin onları seveceği, onlarında kendisini seveceği bir kavim getirir ki; Onlar Allah yolunda savaşırlar ve hiçbir kınayanın kınamasından çekinmezler. Bu Allah’ın lütfu inayetidir ki, onu kime dilerse ona verir. Allah ihsanı bol olan, en çok bilendir"
VANİ MEHMET EFENDİ başta olmak üzere, ünlü Kur’an tefsiri yazarları ve büyük İslam ulemalarından ELMALILI HAMDİ YAZIR, ÖMER NASUHİ BİLMEN, Diyarbakırlı CELAL YILDIRIM HOCA ve daha birçok büyük İSLAM ULEMASI ve TEFSİR YAZARI, MAİDE AYET 54’te geçen milletin Türk milleti olduğunun üzerinde karar kılmışlardır.
MAİDE AYET 54’TE BELİRTİLEN VE ULEMANIN DA, TÜRK MİLLETİNİ İŞARET ETTİĞİNİN ÜZERİNDE HEMFİKİR OLDUKLARI ALTI ÖZELLİK;
1- ALLAH ONLARI SEVE
2- ONLAR DA ALLAH’I SEVERLER
3- MÜMİNLERE KARŞI MÜTEVAZİ
4- KAFİRLERE KARŞI İSE ONURLU VE ZORLU
5- ALLAH YOLUNDA SAVAŞIRLAR
6- KINAYANLARIN KINAMASINDAN ÇEKİNMEZLER....
KAŞGARLI MAHMUD, DİVANİ LÜGAT-İT TÜRK te Buhara ve Nişaburlu Hadis İmamlarından rivayet ettiği Hadis-i Kutsi’de ( Kaşgarlı Mahmud Divan-i lügat-it Türk C.1,Shf.294 ):
" Kostantiniyye mutlaka feth olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır ve o asker ne güzel askerdir "
Yukarıdaki Hadis-i Kutsi’nin kaynakları :1- BUHARİ ( Et-Trah-ül Kebir )
2- AHMED BİN HANBEL ( Müsned 4/ 42,Kahire )
3- EL- HAKİM ( El- Müstedrek 4/42-422, Haydarabat)
" Türk dilini öğreniniz , çünkü Türklerin çok uzun sürecek bir hakimiyetleri vardır ‘’ ( KAŞGARLI MAHMUD, Divanu lügat-it Türk, C-1 Shf. 3, 1333 İstanbul basımı )
" Türkler size ilişmedikçe, siz de onlara ilişmeyiniz. Çünkü milletimin mülkünü ve Allah’ ın ona olan ihsanını en evvel KANTURA ( TÜRK ) nesli alacaktır ‘’ ( İMAMI TABERANİ, Mu ‘ cem ‘ ül- kebir ve Mu’cem’ül Evsat isimli eseri )
" Habeşliler sizinle uğraşmadıkça siz de onlarla uğraşmayınız. Hele Türkler size dokunmadığı sürece siz de Türkler ‘e (sakın) dokunmayın.( EBU DAVUT, Sunnen-i Davut, 4.C, shf. 112 )
Yukarıda ki aynı Hadis-i Şerif CÜVEYDİ tarafından ise şöyle nakledilmiştir; ‘’ Türkler sizlere dokunmadıkça siz de Türklere dokunmayınız. Zira onlar çok sert ve haşin tabiatlı kimselerdir.
" HIFZ, ON KISMA AYRILMIŞTIR; DOKUZU TÜRKLER DE, BİRİ DİĞER İNSANLARDADIR.’’ (AHMED ZİYAEDDİN GÜMÜŞHANEVİ HZ. Ramuz’ ul Ehadis,4140 nolu hadis. )
HIFZ kelimesi, bazı alimlerce hafızlık, kavrama kabiliyeti olarak değerlendirilirken, MEHMET VANİ EFENDİ ‘ ye göre hafızlık; ’’Muhafazakarlık, dinini, vatanını, milletini, örf ve adetlerini, maddi ve manevi değerlerini koruma, namusunu kıskanıp sakınma duygusu olup, bu duyguya Türk milleti her milletten daha çok sahiptir."
Büyük mürşitlerden Kastamonulu MEHMET FEVZİ EFENDİ ‘ de; ‘’ Muhafazakarlığın ONDA DOKUZUNU Allah c.c Türk milletine vermiştir ‘’ der. ...
BU BÖLÜMDEKİ EN SON YAZIM TARİHİ: 20-10-2009
* * * * * * * * *
4.BÖLÜM
SAİD EL- HUDRİ demiştir ki: ‘’Hz. Peygamberimiz, Ramazanın ilk on gününde İtikafa girmiştir. Sonra Ramazanın ortasındaki on günde ise, tentesi üzerinde hasır bulunan bir Türk çadırında İtikafa girmiştir ‘’ ( kaynak, Ebu Müslim)
Hz. Peygamber efendimiz bir gece rüyasında, peşine önce bir siyah koyunun, sonrada bir beyaz koyunun takıldığını görüyor. Mescit-i saadet’te sabah namazını kıldırdıktan sonra, gördüğü rüyayı anlatıp, rüyasının tabirini Ebubekir Sıddık Hazretlerine bırakıyor
Hz.Ebubekir Sıddık’ ın ( r.a) tabiri: ‘’Ey Allah’ın Peygamberi, peşine ilk takılan siyah koyun Arapları, ikinci takılan beyaz koyun ise beyaz bir ırkı temsil eder. Yani, önce Araplar size inanıp Müslüman olacaklar, sonra da beyaz bir ırk islam’a girip size uyacaklar ‘’ şeklinde olur.
Rüyada ki siyah koyun Araplar, beyaz koyun ise Türklerdir. Rüya da beyan olduğu üzere, önce siyah tenli Araplar, bir müddet sonra da beyaz çehreli Türkler İslam ‘ı kabullenmişlerdir.
EBU DAVUD ‘ un Türklerle ilgili Hadislerden bahseden meşhur SÜNEN adlı eseri, KÜTÜBÜ SİTTE denilen meşhur Hadis kitaplarındandır. İmamların büyüklerinden İMAMI MÜSLİM ‘in ‘’Sahihu Müslim’’ isimli eserinde, Türklerle ilgili Hadisleri ‘’Kargaşalıklar ve Kıyamet Alametleri Kitabı ‘’ adını verdiği çok uzunca bir bölümde toplamıştır. Bu kitapta geçen beş tane Hadis-i şerif, EBU HUREYRE tarafından bugünlere kadar ulaştırılmıştır.
Gerek İMAMI MÜSLİM, gerek se BUHARİ’nin naklettiği Hadisler, söz ve muhteva bakımından tamamıyla örtüşmektedir.
EBU HUREYRE ‘den: ‘’ Hz.PEYGAMBER buyurmuştur ki, Müslümanlar, kıldan elbiseler giyen ve kıldan çoraplar çarıklarla yürüyen, çehreleri (sanki örs üzerinde döğülmüş ve) üzeri derilerle kaplanmış kalkanlar gibi kuvvetli bir kavim olan Türklerle çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır.’’ (35)
İMAMI MÜSLİM ‘ den benzeri olan Hadis ise : ‘’Hz.PEYGAMBER, buyurmuştur ki, sizler, kıldan çarıklar giyen bir kavim ( TÜRKLERLE ) çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yine sizler çekik gözlü, ince ve yassı burunlu, ‘’ kırmızı benizli ‘’ bir kavimle çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır.’’
EL-FİTEN’ den nakil bir Hadis-i Şerif : ‘’İstanbul’u; Allah’ın evliyaları ( dostları ) olan kavimlere nasip edecektir. Artık Allah c.c onlara bir daha ölüm, hastalık, bela ve musibet yüzü göstermeyecektir."
ET-TEBERİ: ‘’Peygamber Efendimiz, Arap kabilelerin hücumu yılında ( Hendek savaşı ) Medine’nin etrafında kazılmak istenen hendeğin sınırlarını çizdi…..Biz hiçbir zaman bu sınırları aşmak istemiyorduk. Salman hendekten çıkarak, Hz. Peygamberin bulunduğu yere geldi. Burada O, bir Türk çadırını kurmakla meşgul bulunuyordu. ‘’ ( ET-TEBERİ, II. Shf. 568 )
ET-TEBİRİ’ den: ‘’ Çok yakında Allah c.c, ellerinizi ( yurt ve yuvalarınızı) bazı yabancılarla (TÜRKLER) dolduracaktır. Onlar aslanlar gibi cesurdurlar. Harplerde düşmandan yüzgeri edip kaçmazlar. İşte bunlar; daha önce sizin harp ettiğiniz kavimlerle harp edecekler ve sizin ganimetlerinizi de onlar yiyeceklerdir. ( Harplerde aldığınız ganimetler onların eline geçecektir )
TUBEYİNKAB’ dan nakil : Büyük çarpışmada ( MALZGİRT ) harbinin o kan gövdeyi götürdüğü günlerde, ‘’ Kırmızı çehrelilere ‘’ ( TÜRKLERE ) müjdeler olsun! Allah’a yemin ederim ki , insanlar çatlasa da Allah onları hem bu dünya, hem de öbür dünyada kesinlikle mükafatlandırılacaklardır.
AMR b. AVF’ tan nakil: ‘’Allah, müminlerin ( ordusuna) İstanbul ve Roma’yı tespih ve Tekbir sesleri ile fethini nasip etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. ‘’
İMAMI TEBARANİ, Hz. MUAVİYE’DEN ŞÖYLE NAKLEDER : ‘’ İbn-i Zi ‘l Kela anlatıyor; bir gün Muaviye’nin yanındaydım. Ermeni’ye vilayetinin valisinden posta geldi. Muaviye, valinin mektubunu okudu, hiddetlendi, sonra katipler den birini çağırdı ve ona valinin tahriratına şöyle yaz dedi, " idarendeki araziye Türklerin akın ve yağma ettiklerinden, bunun üzerine arkalarından takip kuvvetlerini sevk ettiğinden ve bu takipçilerin yağma edilen şeyleri onlardan istirdat ( geri istemek ) etmiş olduklarından bahsediyorsun. Anan sana matem tutsun, sakın bir daha böyle bir harekette bulunma, Türkleri kışkırtma ve onlardan hiçbir şey istirdat etme. Çünkü ben Resulullah ‘tan işittim. Buyurdu ki; ‘’Türkler yavşan otu biten yerlere (Avrupa’ya) kadar ilerleyeceklerdir."
SEMAME İBN-İ EŞREF’ in ifadesiyle: ‘’Türklerin yürekleri temizdir, onlarda batıl fikirler, basit düşünceler yoktur. Türklerin vücutları ve sesleri gibi konuştukları dil de azametlidir. Her Türk, kendini aslan, düşmanını av, atını ceylan sayar."
SULTAN SANCER: ‘’Allah bu dünyayı Türklerin tasarrufuna tevdi ve emanet etmiştir. "
HACI BEKTASİ VELİ : ‘’Türk milleti cihana hakim olmak için yaratılmıştır. "
KAŞGARLI MAHMUD: ‘’ Tanrı’nın, devlet güneşini Türk burçlarından doğdurmuş olduğunu ve onların mülkleri üzerinde bütün teğremerini döndürmüş olduğunu gördüm. " Aşağıda bahsi geçen iki Ayet-i kerime üzerinde durmak ve düşünmek gerek. Bu iki ayette işaret buyrulan millet kim olabilir ki?
KUR'AN'I KERİM, EL- MEARİC 40, 41: ‘’ Hayır! Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, her halde biz onların (yani Arapların) yerine daha hayırlılarını getirmeye elbette bizim gücümüz yeter ve kimse de önümüze geçemez. "
KUR’AN’I KERİM, EL – ENBİYA 105: ‘’ İşte sizler Allah yolunda (mallarınızı) sarf etmeye çağrılan kimselersiniz. Kiminiz cimrilik yapıyor ama , cimrilik yapan bilsin ki, ancak kendine karşı cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer onda yüz çevirirseniz, sizi ortadan kaldırır ve sizin yerinize, sizden olmayan ve sonrada sizlere benzemeyecek olan başka bir milleti getirir."
Alim, ulema, ilahiyatçı etiketleri altında piyasaya sürülen ve sırtlarını bir takım ‘’ Siyonist ve masonik kuruluşlara, Vahabi Suudlar’a, Dinlerarası Diyalog adı altında Vatikan’a dayamış ve onlardan zıkkımlanan bir çok art niyetli, samimiyetsiz, gayri milli ahlak ve fikriyat sahibi" kişiler İslam’ da olmayan sayısız şeyleri, İslam ‘da varmış gibi anlatırlarken; Hadisi Şerifler de ve İslam Ulemalarının ifadelerinde ittifakla geçen TÜRK MİLLETİ GERÇEĞİNİ şiddetle inkarın gayreti içinde olup, Türk kelimesinin telaffuz edildiği anda göreceksiniz ki; bunların her biri bir kırmızı bez parçası görmüş azgın boğalar misali bir hal alarak, şeytanlaşır, şirretleşir, çirkefleşir, hiddetlenir ve de aniden saldırıya geçerler!
BU GİBİLERİN AZILI BİRER TÜRK DÜŞMANI OLUŞLARININ NE GİBİ SEBEPLERİ OLABİLİR Kİ? BİRAZDA BUNUN ÜZERİNDE DURALIM MI NE DERSİNİZ?...
BU BÖLÜMDEKİ EN SON YAZIM TARİHİ: 29-10-2009
YAZAN: ORHAN KILIÇOĞLU
* * * * * * * * *
KONU:
TÜRKÇÜ DÜŞÜNCEYE GÖRE
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
“BATININ ÇÖPLÜĞÜNDE SEVGİ ARAMAK!”
TÜRK KIZI ASENA DIR, O BİR GÖKÇEN’DİR! O, EKRAN EKRAN DOLAŞIP, PANKART AÇARAK SOKAK SOKAK DOLAŞMAZ!
O, VATAN TEHLİKEYE DÜŞTÜĞÜNDE ELİNDE MAVZER CEPHEDE KÜFFARA KURŞUN SIKAR,
HAZARDA İSE ZÜBEYDE HANIMDIR, FATMA ZEHRA DIR, BEŞİĞİNİN BAŞINDA KÜRŞADLAR ATATÜRKLER VE DAHASI TÜRKEŞ GİBİ YİĞİTLER BELER!”
Batılılaşmaya başladığımız günden itibaren Türk milletine has bütün değerlerimizi bir kenara atarak, Batı’nın çürümüş değerlerini baş tacı yapan bir taklitçiliğin palyoçosu olup, bizi biz yapan değerlerimizden hızla uzaklaşarak rezil ve sefil bir hayata mahkûm olarak yaşamayı modernlik ve uygarlık zannedip, zemine çakılmakla kalmayıp, içinden çıkılamayacak kadar derin çukurlara yuvarlandık.
Maymunlara has körü körüne bir Batı taklitçiliğinin akabinde; ALLAH (c.c) TARAFINDAN CENNET AYAKLARININ ALTINA VERİLEREK ONA ANALIK GİBİ YÜCE BİR ŞEREF BAHŞEDİLEN KADINLARIMIZIN AYAKLARI ALTINDAKİ BU CENNETİ ÇALARAK ONLARI, BATI YA HAS GAYR-İ İNSANİ KAPİTALİST DÜZENİN SÖMÜRÜ ÇARKLARININ MERHAMETSİZ DİŞLİLİLERİ ARASINA VERİP UNUFAK EDEREK, BAZEN UCUZ İŞÇİ, ÇOĞU KEZ DE DOYMAK BİLMEYEN PİS İŞTAHLI İMANSIZLARIN BAĞDAŞ KURDUKLARI ŞEHVET SOFRALARINA PORSİYON PORSİYON MEZE YAPTIK.
Ana, kadın, sevgi ve sevgili gibi yüce mana ve anlamlar ifade eden değerlerimizi kapitalist prangalara vurarak sahte günlere sığdırmaya çalıştık.
Namus, Edep, Şeref ve İffet sembolü olan kadın, ana oluşunun toplum nezdinde kendisine kazandırmış olduğu itibar makamından alaşağı edilerek envai türde iğrençliklere kurban edildi.
Dünya Kadınlar Günü, Anneler Günü, Sevgililer Günü gibi riyakârca kutlanılan günlerin prangalarına vurulmakla da yetinilmeyip, tüketim aracına döndürülerek vahşi kapitalizmin vurgun vasıtası yapıldı.
ANALAR YÜK VE KÜLFET OLARAK GÖRÜLÜRKEN, SEVDALARA İSE ŞEYTAN BULAŞIP İĞRENÇLEŞEREK ŞEHVET OLDU!
Kâinatta her varlık kendi asli görevi içinde güçlü olup fayda temin eder. Buna en güzel örnek kadındır. Kadının en güçlü olduğu konumu ANALIĞI ve KEYVANLIĞIDIR.
Küçücük bir dişi serçenin yavrularını koruyabilmek uğruna yuvasına saldıran kocaman bir kartala ANALIK DUYGUSUNUN verdiği güçle pençe atıp kafa tutabilmesi bunun güzel bir ifadesidir.
Hâlbuki bizim, kendi asli dairesi içinde izzet bulup iffet abidesine dönen NENE HATUNLAR, KARAFATMALAR, ŞERİFE BACILAR, BOMBACI EMİNELER, GÖKÇEN EFELER VE ZÜBEYDE HANIMLARIMIZ VE DAHASI HZ. HATİCE VE HZ. AYŞE ANALARIMIZ VARDI, DÜNYA DURDUKÇA GENÇ KIZLARIMIZA MİHENK OLARAK SUNABİLECEĞİMİZ VE ONLARA; SEN BUSUN VE BU KALACAKSIN DİYEBİLECEĞİMİZ.
Evet, Ana-Kadın-Sevgi-Sevgili gibi bir ömre sığdırılamayacak kadar engin ve yüce olan kavramlarımızı önce reddettik ve sonra dönüp sahte ve riyakarca kutlanan günlere mahpus edip, utanıp arlanmadan kutlamaya çalıştık ve bir de ad verdik; ANNELER….KADINLAR…SEVGİLİLER GÜNÜ gibi! Yok yok yanlışım var, bu isimleri de Batı dan ithal ettik!
Yıllar önce okuduğum ve şu an ismini hatırlayamadığım, Allah selametini versin Gümüşhaneli bir kardeşimizin bir yazısından aklımda kaldığı kadarıyla bu sahte günleri kısaca tarif etmem gerekirse:
KADINLAR GÜNÜ: Bedelsiz sevdaların şehvet sofralarında, 364 gün canavarlaşan cinsel iştahlara haram lokma yapılarak aşağılanan kadınlara bir günlük İADE-İ İTİBARIN adıdır.
SEVGİLİLER GÜNÜ: Günü birlik sevdaların çöplüğe çevirdiği iğrenç gönüllerde, genç kızların acı ve çaresiz çığlıklarından bestelenmiş bir şarkının sahte kelimelerle kaleme alınmış bir kırık güftesidir…
ANNELER GÜNÜ: Ayaklarının altından kırk haramilerce cennetleri çalınmış, bayramlarda dahi mübarek elleri öpülmez olmuş, ömrünün sonbaharında DÜŞKÜNLER YURDUNA KONULMUŞ ANALARIN ağarmış saçlarına hayırsız evlatlar tarafından takılan plastikten mamul, kokusuz, zevksiz ve sahte bir çiçekten ibarettir…..
Sevgilerini bu dünyaya sığdıramayıp; İNŞALLAH MAHŞERDE BULUŞURUZ diyerek son nefesini teslim eden ve GAYRI DAYANACAK ÖZÜM KALMADI, MEKTUBA YAZACAK SÖZÜM KALMADI diye türküler yakan sevdalılarımız vardı….
ŞİRİN için dağları delik delik eden FERHATLARIMIZI….. LEYLA LEYLA diye yanıp bir deri bir kemik kalan MECNUNLARIMIZI….. Gel gör beni aşk n’eyledi diyerek yanan YUNUSLARIMIZI…..Sevgiyi dünyaya anlatan gönlü umman o büyük MEVLANAMIZI nasıl da unutturdular insanlarımıza!
Batı adamının asırlardır arayıp ta bir türlü bulamadığı sevgi sözcüğünü maalesef bugün biz, Batı nın çöplüğünde arayıp bulduğumuzu zannederek, bulduğumuzu zannetme gafletine düştüğümüz bu sözde sevgiyi zerrece utanıp sıkılmadan ANALAR / SEVGİLİLER / KADINLAR GÜNÜ GİBİ SAHTE KILIFLAR ADI ALTINDA KUTLAMA TAKLİTÇİLİĞİNİN MASKARASI OLDUK!
Vahşi kapitalizmin Pazar tezgâhlarından ibaret olan bir Kadınlar Gününü daha geride bıraktık. Çok cüzi bir esnafın incik boncuk satıp yüzü gülerken, öbür tarafta televizyon televizyon dolaşan birtakım kadın hakları savunucusu bayanlar esti gürlediler…
Neymiş efendim; KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ!
Bir küçük gülüşüyle, ufak bir gamzesi ve hilal kaşıyla bazen de saçının tek teli uğruna erkeği bir ömür kendinin kölesi kılıp, hatta bir tebessümüyle kölesini seve seve ölüme götürebilecek kadar üstün bir cazibeye sahip olan bu kadınlar ne kadar düşüncesizdirler ki; KÖLESİYLE EŞİT OLABİLME UĞRUNA DİDİNİP DURUYORLAR! Kimse de ortaya çıkıp bunlara;
----Sahiden siz ne yaptığınızın farkında mısınız?
---- Hiç insan kölesiyle eşit olmak ister mi?
---- Bu ne şaşkınlık?
---- Sizlerin bu şaşkın halleriniz KLİNİK BİR VAKADIR diyebilme cesaretini gösteremiyor.
Bugün, ANALIK ve KEYVANLIK gibi iki nadide süsü ellerinden alınıp, Beşiğinin-Mutfağının ve Sultanı olduğu Evinin dışına çekilerek: Birtakım ahlaksız ve soysuz sözde Kadın Hakları Savunucusu NAMUS TACİRLERİNİN peşlerine takılmış vaziyette, sokak sokak, ekran ekran dolaşıp pankart açarak, BİR KÜÇÜK CİLVESİNE, SAÇININ BİR TEK TELİNE DAHİ CANINI SEVE SEVE VEREBİLECEK KADAR TUTKUNU OLAN ESİRİYLE (erkeklerle) EŞİT OLMAYA ÇALIŞAN KADINLARIN BU ŞAŞKIN HALLERİ KARŞISINDA, ONLAR İÇİN DUA EDEREK, ALLAH TEZDEN AKILLAR VERSİN DEMEKTEN BAŞKA BİR ÇARE KALMIYOR!
EY MÜSLÜMAN TÜRK KADINI! TİTRE VE ASLİ GÖREVİNE DÖN.
SOKAKLARIN VE FOSEPTİK ÇUKURLARINDAN FARKSIZ LAĞIM KOKAN EKRANLARIN MASKARASI DEĞİL, EVİNİN SULTANI, ÇOCUĞUNUN ANASI OL! BU SENİN İÇİN DAHA HAYIRLIDIR!
NOT: BU YAZIM AKİS HABER’DE YAZAN DOSTUM ŞAİR VE YAZAR ERTUĞRUL KALAFAT IN SEVGİLİ KIZI HİLAL’İN ŞAHSINDA BÜTÜN TÜRK KIZLARINA ARMAĞANIMDIR.
Bizler Hak vaki olup göçtüğümüzde Hilâl kızlarımız bizlerin emanetçileri olacak ve bizim bıraktığımız noktadan menzile yürüyeceklerdir. Allah (cc) yar ve yardımcıları olup, yolları üzerini Firavun’suz, Nemrut ve Ebu Cehil siz kılsın. AMİN
YAZAN: ORHAN KILIÇOĞLU
YAZIM TARİHİ VE SAATİ: 20-03-2010
SAAT:21:45
2. BÖLÜM
KİM BU ADAM?
Sahiden kim bu adam?
Koca bir devleti, bu devletin kanunlarını, hukukunu, teamüllerini paspasa çevirip devletin en mahrem yerlerini ve en stratejik sırlarının saklı tutulduğu mekanları dahi mutfaklarda kullanılan makarna kevgirine döndürdüğü yetmiyormuş gibi şimdi de, TÜRK ORDUSUNUN GECE NÖBETİ PAROLALARINI İFŞA EDEBİLECEK KADAR ileri gidebilen ve dahası; Kandil den inerek, Kızılay’dan ödünç alınarak kurulan yemekhane vari çadır mahkemelerde bir saatlik yargılamanın ardından istirahata çekilmeleri için serbest bırakılan PKK’lıların, “birkaç saatlik yargılanmalarının ardından serbest bırakılacaklarını, PKK’lılar daha henüz Kandil Dağından yola çıkmadan birkaç gün önce yazabilen ve dediği gerçekleşen” bu adam sahiden kim?
LİBOŞ LİBERAL GRUBUN ÖNCÜLERİNDEN OLAN BU KİRLİ ADAM KİM Kİ, “TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN TEMELLERİNİ SARSIYORUZ, MUTLAKA YIKACAĞIZ, ÇÜNKÜ BU CUMHURİYET BİZİM İSTEDİĞİMİZ TEMELLER ÜZERİNE BİNA EDİLMEDİ. ATATÜRK VE ONUN ÇEVRESİ TARAFINDAN (Kuvayı Milliyeciler) KURULDU” DİYEBİLECEK DERECEDE KÜSTAHLAŞABİLİYOR!
Adam! Bu denli küstahlaşarak devleti mutlaka yıkacağız şeklinde meydan okuma cesaretini kendisinde bulabilirken, Nerede bu devleti koruyup ve kollamakla yükümlü olan devlet ve hükümet ricali? Nerede bu CUMHURİYET’İN SAVCILARI?
Devletimizin yetkili ve etkili makamlarında bulunanlara soruyorum: BİZ BASİT BİR AŞİRET VEYA BİR ÇADIR DEVLETİ MİYİZ Kİ?
Hiçbir kimse, Allah’ın hiçbir kulu çıkıp da, BU MEL’UN ADAMI bir köşeye çekip burnunu sürterek: SÖYLE ULAN KİMSİN?
Kimin adamı ve kimin adına çalışıyorsun?
Yazıp çizdiklerini, kimler, nereden ve ne şekilde bulup buluşturarak senin eline tutuşturabiliyor?
Maksadın, gayen nedir, diye sorma cesaretini ve devlet olmanın gereği ciddiyeti gösteremiyor.
İŞİN EN İLGİNÇ YANI İSE DIŞ BAĞLANTILI ve CİA GELİNİYLE TAKVİYELİ OLAN BU ADAM! VE BU ADAMIN ETRAFA NECASET SAÇARAK ÇEVRE KİRLİLİĞİNE SEBEP OLAN TEHARET BEZİNDEN FARKSIZ GAZETESİNİN, BUGÜN İSLAMİ GEÇİNEN SAMİMİYETSİZ VE MADDEYİ MABUD EDİNMİŞ BİRÇOK GAZETE VE TELEVİZYONLARIN BİLE HABER KAYNAĞI HALİNE GELMİŞ OLMASIDIR.
Yine tekrar ediyor ve bir vatandaş olarak soruyorum; KİM BU ADAM?
Bu adam! Ordunun parolalarına nasıl ulaşabiliyor ve önemli mahkemelerin verecek oldukları kararların ne şekil olacaklarını daha henüz mahkemeler başlamadan birkaç gün öncesinden nereden bilip yazabiliyor?
HER HALDE HÂKİMLER GELEREK BU ADAMA: “SENİ SEVERİZ, AZ KULAĞINI YAKLAŞTIR. BİZ YARIN KANDİL’DEN GELEN PKK’LILARI ÇADIR MAHKEMELERDE BİRKAÇ SAATLİK YARGILAMANIN ARDINDAN SERBEST BIRAKACAĞIZ, HABERİN OLSUN. MAHKEMEDEN ÇIKACAK OLAN KARAR BUDUR, SEN ŞİMDİDEN GAZETENDE MAHKEMEDEN ÇIKACAK BU SONUCU YAZABİLİRSİN DEMEDİLER YA!”
Bu ordunun Genelkurmay Başkanı, Ordu Komutanları ne güne duruyor ve bu adamın hakkında bunca hakaretlerine rağmen en küçük bir hukuki işlem niçin başlatılamıyor?
Yoksa gizli bir oyun oynanıyor da, millet olarak bizlerin bu oynanılan oyundan haberlerimiz mi yok?
Biz bir MUZ CUMHURİYETİ olmadığımıza göre; bu ülkenin C. BAŞKANI, BAŞBAKANI, CUMHURİYET’E VE ONUN HAYATİ KURUMLARINA SAHİP ÇIKMAKLA GÖREVLİ CUMHURİYET SAVCILARI, BAĞIMSIZ MAHKEMELERİ VE BU MAHKEMELERİN HÂKİMLERİ YOK MU?
Vicdanlar mı köreldi? Gönüllerde bulunması elzem olan VATAN AŞKI VE MUHABBETİNİ BEYİNLERE TAŞIYARAK BEYİNLERİN HAREKETE GEÇMESİNİ SAĞLAYACAK OLAN ATAR DAMARLAR MI KURUDU YOKSA?
Burada kıymetli ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK’İ bir kez daha rahmetle anarken Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve ordu komutanlarına N. Fazıl’ın şu cümleleriyle sesleniyorum: “BAK ARSLAN HAKİKATE İSPİNOZ KAFESİNDE / TARTILAN VATANA BAK DALKAVUK KEFESİNDE.”
Yine bir şiirinde mealen şunları söyler Üstat: “NE YAPTIK NE YAPTILAR BU KUTSAL EMANETİ / MEZARDA KAN TERLİYOR DEDEMİN İSKELETİ…”
Bin yılı aşkın bir mücadelenin sonunda bu toprakları kanlarıyla yoğurarak bizlere emanet edenlerin ne yazık ki bugün kemikleri sızlatılmaktadır.
SUÇLU VEYA SUÇSUZ DEVLETİN BÜTÜN ERKÂNI: Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanlar kurulu üyeleri, Genelkurmay Başkanı ve Ordu Komutanları, SİZLERE MİLLETÇE EMREDİYORUZ: Derhal oturmuş olduğunuz yumuşacık ve pahalı makam koltuklarınızdan kalkarak en yakınlarınızdaki bir şehitliğe koşun ve her biriniz bir şehit mezarına eğilip kulağınızı toprağın üzerine koyarak, EMANETİNE İHANET EDİLEN ŞEHİTLERİMİZİN KEMİKLERİNDEN YÜKSELEN İNTİZARLARINA KULAK VERİN!
Şehitlikten ayrıldıktan sonra tekrar makam odalarınız dönmeyin. Millet olarak taraflarımızdan ONAR GÜN İZİNLİSİNİZ.
Bu on günlük zaman içinde inzivaya çekilerek bir NEFİS MUHASEBESİNDEN GEÇİRİN KENDİLERİNİZİ, TEFEKKÜR EDİN, TÖVBE EDİN, NADİM OLUN, MÜSLÜMAN TÜRK MİLETİNE ÇEKTİRMİŞ OLDUĞUNUZ SIKINTI VE MEŞAKKATLERDEN DOLAYI NEDAMET DUYUN VE SONRA BİR ARAYA TOPLANARAK KUCAKLAŞIN KOKLAŞIN, SONRASI MI?
MİLLETÇE TEKRAR EMREDİYORUZ: BUNDAN SONRA NE DİN KİSVESİ ALTINDA TÜRK KİMLİĞİNE SALDIRILIP DEVLETLE KAVGALAŞILACAK, BOP DENİLEN YAHUDİ PROJESİNDE EŞBAŞKAN OLUNUP TOPRAKLARIMIZ VE HAYATİ KURUMLARIMIZ ELİN KEFERELERİNE SATILARAK, ŞEREFLİ TÜRK ORDUSU OKYANUS ÖTELERİNİN PROJESİ OLAN UYDURUK BİR DAVAYLA YIPRATILACAK VE NE DE LAİKLİK KİSVESİ ALTINDA MUHAFAZAKAR İNSANLARA SATAŞILACAK. ŞİMDİ GÖREVLERİNİZİN BAŞINA VE DENİLENLERİ ASLA UNUTMAYIN!
HANİ BAŞBAKANIMIZIN İLK GÜNLERİNDE TAKDİRE ŞAYAN VE DEMOKRASİNİN İMBİĞİNDEN GEÇİRİP BİLLURLAŞTIRARAK O GÜZEL HİTABETİYLE SÜSLEYİP MİLLETİMİZE SÖYLEMİŞ OLDUĞU VE YILLAR SONRA MİLLETE OH DEDİRTİP RAHATÇA BİR NEFES ALDIRTAN MANA YÜKLÜ BİR GÜZEL SÖZÜ VARDI, BALIK HAFIZALILAR UNUTMUŞ OLABİLİRLER LAKİN BEN UNUTMADIM:
“MİLLETİMİZ BİZE EMREDER, BİZ, MİLETİMİZİN BİZE VERMİŞ OLDUĞU EMİRLERE HARFİYEN UYARIZ. ARTIK BİZİMLE BERABER MİLLETE TEPEDEN BAKMA DEVRİ BİTMİŞTİR. BUNDAN SONRA EMİRLER MİLLETTEN, BAŞ EĞMEK BİZDEN” DİYE.
VE SONRASINDA İSE DAVUDİ SESİYLE SÖYLEDİĞİ: “Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurla…” ŞARKISI.
BAŞBAKANIMIZIN O İLK GÜNLERİNDE SÖYLEMİŞ OLDUĞU DEMOKRASİNİN ÖZÜ MESABESİNDEKİ BU ANLAMLI SÖZÜNÜN HALEN DAHA MUTEBER OLDUĞUNU VARSAYARAK SİZLERE SESLENİYOR VE DİYORUZ Kİ; BAHSETTİĞİNİZ O MİLLET BİZİZ, DOĞRULARI SÖYLÜYOR VE BAŞBAKANIMIZN BU SÖZÜNÜN AFAKİ SÖYLENİLMİŞ BİR SÖZ OLMADIĞININ BİR İFADESİ OLARAK DA EMREDİYORUZ !..
Elbette ki devlet büyüklerimizin de keyfiyetten uzak ve yasalar çerçevesinde mutlak yerine getirilmesi gereken emirleri olacaktır!
TÜRK MİLLETİNDEN GAYR-I HER TARAFIN TARAFI OLAN BİR PAÇAVRA VE BAŞINDA Kİ KİRLİ ADAM VE BU ADAM! Müslüman milletin ırzının, namusunun, dininin, mukaddesatının, ahlakının, edebinin, devletinin, diyanetinin, camisinin, minberinin, mihrabının, musalla taşının, dergahının, körpecik kız çocuklarının bekâretinin, seccadesinin, tespihinin ve tespihatının hatta ve hatta tarlasında abdest aldığı su testisinin dahi azılı bir düşmanı iken nasıl oluyor da İSLAMİ SÖYLEMLERLE İKTİDARA GELMİŞ OLAN ...’NİN EN SADIK VE GAYRETKEŞ BİR DESTEKÇİSİ OLABİLİYOR ?..
Müslüman grupların, cemaatlerin ve Elhamdülillah ben de Müslüman’ım diyen sıradan vatandaşların burada durup düşünmeleri gerekmez mi?..
İnsan hayretler içinde kalıp kendi kendisine şu soruyu sormadan geçemiyor... Yok yok her seferinde kendime sorduğum soruyu bu sefer Müslüman camiaya soracağım: BU NE REZİL HÂL, SİZİ BÖYLESİ UYUŞTURAN VE GAFLET UYKUSUNA GARK EDEN ŞEY NEDİR? BU NE BİÇİM İNSANLIK, BU NE BİÇİM KULLUK, BU NE BİÇİM DELALET, BU NE HÂL, BU HÂL NEYİN NESİ?
BİRKAÇ HAİN, BİRKAÇ IRZ VE MUKADDESAT DÜŞMANININ YAZDIKLARINA KANARAK, IRZININ, DİNİNİN, GELİNİN VE KIZININ, DUVARINDA ASILI KUR’ANININ, BELİNDEKİ DOKSANDOKUZLU PÜSKÜLÜ PEYGAMBERİMİZİN MÜBAREK TENİNİN KOKUSUNDA OLAN GÜL YAĞLI TESBİHİNİN, TESBİHATININ, SABAHIN NURLU VAKİTLERİNDE ÇEKTİĞİN VİRDİN, GECE YARILARI KALKIP ALLAH RIZASI İÇİN KILDIĞIN TEECCÜD NAMAZLARININ, O MÜBAREK KINALI SAÇLARINI ÖRTEN BAŞINDAKİ KENARLARI OYALANMIŞ NAMAZ BEZİNİN VE DAHASI SENİ SEN YAPAN TÜM DEĞERLERİNİN AZILI DÜŞMANI OLANLARIN YAZDIK VE SÖYLEDİKLERİNE İTİBAR EDEREK NASIL OLUYOR DA NAMUS BEKÇİN ORDUNU DÜŞMAN BELLEYİP HÂLÂ DAHA ...’NİN O BİTMEK VE TÜKENMEK BİLMEYEN KİN VE İHTİRASLARININ PEŞİNDEN KOŞABİLİYORSUNUZ?
UNUTMAYINIZ Kİ MALAZGİRT 1071’DEN 9 EYLÜL 1922’YE VE DAHASI GÜNEYDOĞU’DA PKK EŞKİYASININ KURŞUNLARIYLA CAN VEREN SON MEHMETÇİĞİMİZE GELİNCEYE KADAR Kİ ZAMAN İÇİNDE BU VATAN İÇİN KANINI SEBİL EDEN ŞEHİTLER MAHŞER DE YAKANIZA YAPIŞARAK BU NANKÖRLÜKLERİNİZİN HESABINI SİZLERDEN MUTLAK SURETTE SORACAKLARDIR!..
ASR SURESİ NDE CENAB-I ALLAH BAKIN KULLARINA NASIL EMREDİYOR ( mealen ): “İYİLİKLERİ EMREDİN VE İNSANLARI KÖTÜLÜKLERDEN UZAKLAŞTIRIN. İÇİNİZDE BÖYLE BİR GRUP VARSA ANCAK KURTULUŞA ERERSİNİZ.”
BU YAZIYI BİR MÜSLÜMAN OLMAM NAMI HESABIYLA ASR SURESİ’NİN BANA YÜKLEMİŞ OLDUĞU İLAHİ VE KAÇINILMAZ EMRİ REHBER EDİNEREK KALEME ALIP İLAHİ HESAP GÜNÜ SORUMLULUKTAN KURTULMAK GAYESİYLE DE BÜTÜN MÜSLÜMANLARA PAYLAŞMAYA ÇALIŞIYORUM…..YÜCE ALLAH TÜRK MİLLETİNİN YAR VE YARDIMCISI OLUP AYDINLIK, HUZUR VE GÜVEN DOLU BİR GELECEK NASİP ETSİN. AMİN–AMİN–AMİN…
“OKYANUS ÖTESİNDEN EMİR ve DEVLETİN TEPESİNDE KAVGA İSTEMİYORUZ!”
BU BİR EMİRDİR!
DOĞRULAR VE MİLLET İKİ MUTLAK UYULMASI GEREKEN EMREDİCİDİRLER. GERÇEK DEMOKRASİNİN
ÖZÜ DE
BUDUR!
YAZAN: ORHAN KILIÇOĞLU
YAZIM TARİHİ VE SAATİ: 21-03-2010
SAAT:14:10
SEVGİ ve SAYGILARIMIZLA
DEĞERLİ HOCAMIZIN DİĞER YAZILARI www.akishaber.net ADRESİNDE...
YÜCE ALLAHA EMANET OLUN
NOT: DEĞERLİ ABİMİZİN YUKARIDAKİ VE SİTEMİZDEKİ TÜM YAZILARI- YAKIN BİR GELECEKTE-KİTAP OLARAK BASILIP ; GELİRİNİN TAMAMINA YAKINI İHTİYAÇ SAHİBİ ŞEHİT AİLELERİNE AKTARILACAKTIR.
ÇIKACAK KİTABIN BÜTÜN HAKLARI YAZARIMIZA VE SİTEMİZE www.ahmetayvaz.tr.gg 'ye AİTTİR.
5876 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU GEREĞİNCE, YAZARIMIZDAN VE SİTE YÖNETİMİNDEN YAZILI İZİN ALINMAKSIZIN ESERİN TAMAMININ VEYA BİR KISMININ BASILMASI, FOTOKOPİ EDİLMESİ VEYA HERHANGİ BİR YÖNTEMLE ÇOĞALTILMASI, BAŞKA BİR DİLE ÇEVRİLMESİ DAĞITILMASI VE KULLANILMASI YASAKTIR.
Bu sayfa hakkındaki yorumlar:
Yorumu gönderen: Galip Yurtseven( yurtsevenga61 hotmail.com ), 23.03.2010 02:20:13:
Yüreğine sağlık Alperen kardeşim. Türk milleti bu zulmetten bir gün mutlaka kurtularak yin dünyaya insanlık nedir öğretecek, lakin o beklenen BİRGÜNÜN bekleyenlerini daha fazla üzmeden elini çabuk tutarak tez gelmesi lazım.Herşey önce Allah ın dilemesine ve akabinde bizim azmimize bağlı.Saygı ve sevgiler.TTK |
Yorumu gönderen: ALPEREN( kaybolmaz-123 hotmail.com ), 22.03.2010 18:57:46:
8 MART'da DOĞU TÜRKİSTAN'LI KADINLARIN HAYKIRIŞI;Bir gece kapısı kırılır evin. Üniformalı insanlar doluşur eve. Anlamadıkları bir dilde bağırır, çağırırlar. Evde ne kadar erkek varsa elleri bağlanır arkalarından ve alıp götürülür gecenin kör karanlığında. Kadınlar kalır evde. Anne kalır, kızlar kalır ufacık, kız kardeşler kalır. Eşler kalır evde, çaresiz, küçük kızları ile. Ellerinden bir şey gelmez. Sarılır yavrularına kıvrılır bir köşeye. Tek yapabildiği şeyi yapar. Gözyaşı döker sabaha kadar ve dua eder Mevlaya. Bu ve bunun gibi olaylar her gece yaşanır Doğu Türkistanda. Erkekler işkence görür ceza evlerinde, kimse sormaz, soramaz hallerini. Kadınlar ise evlerinde bir taraftan giden erkeklerine ağlar, eşlerine babalarına, oğullarına. Bir taraftan fakirliğin, çaresizliğin pençesi ile mücadele eder. Yani gözyaşı demektir Doğu Türkistanda kadın olmak. Hep beklemektir, doğacak güneş için dua etmektir. Acıların en büyüğünü yaşarken duyuramamaktır sesini. Feryatlarının kalın duvarlara çarpıp dönmesini izlemektir. Bunlara rağmen asla ümitsizlik değildir. Mücadeledir, çalışmaktır ve umut etmektir gelecekten. Gururla durmaktır panzerlerin önünde, kol değnekleri ile. Milyarlara karşı durmaktır. Dünya kadınlar gününde sesimizi duyurmak değil amacımız. Her gün artarak devam eden Doğu Türkistanlı kadınların feryatlarına dikkatinizi çekmek istiyoruz. Zayıf olan insanoğlunun hafızasından 5 Temmuz 2009ların silinmesini istemiyoruz. Henüz 9 ay önce Çin vahşetini bir kez daha gördü tüm dünya. Binlerce insan katledildi. Binlercesinin ise akıbetinden haber alınamıyor. Bunları hatırlatmak istiyoruz size. Tüm bunların en büyük acısını çeken kadınlar adına. Bizlerde kadınız, anneyiz. Ve annelerimizin çektikleri acıları, Doğu Türkistanda kadınların çekmekte oldukları acıları hissediyoruz tüm yüreğimizle. Bu gün, acılarını paylaşma günüdür. Bu gün hatırlamak günüdür 5 Temmuzu. Bu gün yaşanmasın diye önlemler almak ve zulme karşı durmak günüdür. Bu gün haykırmak, merhamet değil adalet isteme günüdür. Sizlerden isteğimiz, hatırlayın panzerlere karşı duran kadını, elinde kaybolan evladının resmi, feryat eden Doğu Türkistanlı kadını. |
Yorumu gönderen: RÜSTEM İYİSU( RUSTEM_24_61 HOTMAÝL.COM ), 21.03.2010 17:05:49:
Değerli abimiz orhan kılıçoğluna yazılarından dolayı teşekkür ediyoruz.güzel konulara değindi.Şehıt ailelerine katkılarından dolayı ayrıca minnetarız.Allah yardımcımız olsun.GİRESUN |
Yorumu gönderen: ORHAN KILIÇOĞLU( orhankilicoglu61 hotmail.com ), 21.03.2010 02:32:30:
Şiirlerini büyük bir zevkle okuyup haz aldığım kıymetli Keramettin ÜNVER kardeşim, acizane yazdıklarım hakkındaki görüş bildiren yorumunuz için sonsuz teşekkürler eder, hep birlikte yılmadan, yıkılmadan, korkuyu mabud yapmadan gayretlerimizi birleştirerek her türlü zorluğun üstesinden geleceğiz. Başaracağız, başarmak farz oldu, farzların ise mutlaka yerine getirilmesi gerekir. Hiç bir emek ,gayret ve hizmet küçük değildir, yeterki birleştirilerek aynı bir hedefe yönlendirilebilsinler. Denizlerden suyun buharlaşmasıyla oluşan nem yüklü bulutlar rüzgarların sürüklemesiyle dağlara ulaşınca yağmur olup su tanecikleri şeklinde yağarlar. Bu yağan su tanecikleri geldikleri yer olan denizlere dönmek istediklerinde tek tek dönebilmele imkanlarının olmamasına rağmen, şayet birleşerek önce bir ırmağa ırmakla dereye kavuşabilirlerse, dere de bu su taneciklerini tekrar geldikleri yer olan denizlere ulaştırabilir. Önce birleşip sonra bir ırmak olup dereye karışabilirsek, denize ulaşabilmemiz hayal olmaktan çıkar ve TURAN OLUR.sevgi ve dualarımla. |
Yorumu gönderen: Keramettin ÜNVER( k.unver61 gmail.com ), 20.03.2010 23:45:32:
Değerli hocam,yazılarını büyük bir keyifle okuyorum.İsmini duymuştum ama bu site sayesinde seni daha yakından tanıma fırsatım oldu.Buna vesile olan değerli üstadım Ahmet Ayvaz abime öncelikle teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.Yazılarında can alıcı noktalara değinmişsin.Kadınlar,anneler ve sevgililer gününü mükemmel tanımlamalarla tarif etmişsin.Ayrıca batılaşmanın doğurduğu sonuçlara okurların dikkat çekmen,takdire şayan doğrusu.Bir söz vardır;"Haklının değilde güçlünün yanında olanlar,kaypak ve döner olurlar.Güç merkezi değiştikçe döner,sonunda fırıldak olurlar"diye.sayın hocam,her zaman aklıma takılan bu kaypak zeminde bizleri yönetenler Türklüğü nereye doğru getiriyor?sorusunun cevabını senin yazılarında net bir şekilde buldum.Türkleri alçalttıkça,yükselttiklerini sanıyorlar galiba.Ancak siz değerli hocalarımızın kalemleri yazdıkça kimsenin güçü yetmez Türkleri alçaltmaya.Kaleminin kırılmaması ve hep böyle cesur yazması dileğiyle... |
|
NOT: SİTEMİZ www.ahmetayvaz.tr.gg YAYIN İLKELERİNE UYMAKTADIR...
|
|
 |
|
|
|
TÜRK-İSLÂM ÜLKÜSÜ; Varlık olan Türklük ile, değer olan İslâmın bir birine vuslatıdır, kaynaşarak et ile tırnak misâli oluşlarıdır. Varlık ifade eden Türk`lüğün , değer olan İslâma muhabbetidir
* * *
OĞUL! Eşref-i mâhlük olduğunun şuurundan hareketle, Cenab-ı Hakk`ın nizamını yeryüzünde hakim kılmak gibi yüce bir idealin gerçekleşebilmesi uğruna,bin yıldır İ`LA-YI KELİMETULLAH ÇİZGİSİNDE, maddi ve manevi bütün imkânlarını seferber eden YÜCE TÜRK MİLLETİNİN şerefli bir ferdi olduğunu unutma!
Üstad ORHAN KILIÇOĞLU
* * *
ARVASİ HOCA`NIN FİKİR VE ESERLERİNDEN FAYDALANMAK, O`NU REHBER EDİNMEK HER TÜRK GENCİNİN ÖNCELİKLİ HEDEFİ OLMALIDIR.
Son yıllarda ihmal edilen ülkücü gençlik en Kısa zamanda yeni bir hamle yeni bir şevk ve aşkla; ZİYÂ GÖKALP, ATATÜRK, A.TÜRKEŞ, NİHAL ATSIZ, S. AHMED ARVASİ, NECDET SEVİNÇ`İN fikir ve görüşlerinin karıldığı harmanlardan beslenerek gelişip, olgunlaşıp, kamilleşerek, GÖNLÜNDE TÜRKLÜK ÜLKÜSÜ, DİLİN DE TURAN TÜRKÜSÜYLE YENİDEN BİR ERGENEKON DESTANI YAZMAYI İMANININ RÜKNÜ BELLEMELİDİR…
Üstad ORHAN KILIÇOĞLU
|
|
|
ALPARSLAN TÜRKEŞ SÖZLERİ
Başbuğ Alparslan Türkeş in özlü sözleri, Ülkücülük , Türk Dünyası ve İslamiyet hakkındaki özlü sözlerini okuyabilirsiniz...
*********************
İdealler yıldızlar gibidir.
Onlara belki ulaşamazsınız ama bakarak yönünüzü tayin edebilirsiniz..
Zafer, asla mahvolduklarını zannedenler
tarafından kazanılamaz.
Dalından kopan yaprağın akibetini rüzgâr tayin eder...
Ahlâkçılık anlayışımız, Türk Ahlâkı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir.
Başarı için muntazam plânlı çalışma yapmak lâzımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız.
Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez
Biz aziz milletimize müreffah, kuvetli ve büyük bir Türkiye taahhüt ediyoruz; kendimizi millete adıyoruz.Ve Türklük yoluna başlarımızı koyuyoruz.
Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz...
Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz.
Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.
Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır.
Fikir, iman, ülkü aşkı ... İnsanları güçlü yapan bunlardır.
Hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.
İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk Milletidir. Dokuz Işık demek, Türk Ülküsü demektir.
İslamiyet'i ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.
Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.
Komünist sistemlerde halkın esaret altında oluşunun sebebi bir mülk sahibi olamamasıdır. Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.
Milletler arasındaki mücadele şuurundan mahrum olan toplumlar başkasının boyunduruğu altına düşerler.
Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.
Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.
Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun, siyasi kazanç mücadelesi değil, ahlâk ve fazilet mücadelesidir. Bu mücadelenin karakteri yıkıcı değil, yapıcı olmaktır. Bu şerefli mücadeleye Türk milletini davet ederim.
Toprak bütünlüğümüzü devletimizin ve milletimizin bölünmezliğini hedef alan hainlere karşı Türk Milleti olarak ayağa kalkmalıyız.
Türk aydınları için Batı'nın sığınması olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Milletimiz için bundan korkunç felaket düşünülemez."
Türk Devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk Milletinin teminatı ve istikbali gençliktir.
Türk milliyetçiliği meşru savunma, yüksek insanlık duyguları ve Türk Milletinin kendi tabii haklarının savunulması, korunması duygusu ve iradesinin, şuurunun bir ifadesidir.
Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.
Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddim bilmek... Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz. Herkese yukarıdan bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız.
Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti'nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak...
Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.
Türkiye'nin yükselişi ithal fikirle olmaz. Hiç bir yabancı, Türkün menfaatlerini Türk Milletinin kendisi kadar düşünemez.
TÜRKLÜK bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.
Türkün en önemli vasfı teşkilâtçılığıdır.
Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.
Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.
Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ |
|
"BİR KIZ ÖĞRENCİYİ BAŞINI ÖRTTÜĞÜ İÇİN TAHSİL HAKKINDA MAHRUM ETMEK İSTİKLAL SAVAŞI BAŞLARINDA VE MARAŞ'TA , DÜŞMANLAR TARAFINDAN BAŞÖRTÜSÜ ÇEKİLİP DÜŞÜRÜLDÜĞÜ İÇİN BAŞLAYAN MİLLİ ŞAHLANIŞIN RUHUNA TÜKÜRMEKTİR."
NECİP FAZIL KISAKÜREK
* * *
Zafer ülkü kaynağının çeşmesidir,
Zafer gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler, selam sizlere,
Uzaktan dertleşenler, selam sizlere.
Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir...
H.Nihal Atsız
|
|
Deme bana Kayı, Oğuz, İlhanlı,
Türküm; Bu ad her ünvandan üstündür.
Yoktur Azer, Kırgız, Özbek, Kazanlı,
Türk Milleti bir bölünmez bütündür.
Ziya Gökâlp |
|
Ve tarih bir gün, acz içinde kıvrana kıvrana şehadete susamış bir ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilemediğini yazmak zorunda kalacaktır...
S.Ahmet Arvasi
BU DAVA ÖZÜDÜR İSLAMİYET'İN
BU DAVA GÜNEŞİ, MAZLUM MİLLETİN,
BU DAVA, HERŞEYDEN, HERŞEYDEN ÇETİN,
BU YOLDA DERT, HÜZÜN, GURBET BİZİMDİR.
S.Ahmet Arvasi
16 yaşında ilk şiirlerden biri olan `Ne Gam`, iyi bir başlangıç
Ne gam, varsın dizlerim koşa koşa yorulsun,
Saadetin, dâvanın, gerçek aşkın peşinde...
Boş hayaller kül olup rüzgârlarda savrulsun,
Yaban gülleri gibi solsun çöl güneşinde.
S.Ahmet Arvasi
Henüz 17 yaşındaki bir delikanlının `Özleyiş` şiiri, ecdadına âşık bir delikanlının eski muhteşem çağlara olan hasretini dile getiriyor:
Tuna neden köpürmüş, Kırım neden inliyor?
Nerde parlayan kılıç, nerde o akıncı ced?
Şimdi Hazar uzaktan feryadımı dinliyor,
Ayrıldı mı Kafkaslar yurdumdan ilelebed?
Kıbrıs`ın ayrılışı derd oldu içimizde,
Barbaros`un sesini kaybettik Akdeniz`de,
Adalar yabancı da, dinmez derleri bizde,
Balkan`ımız vatandan ayrıldı mı nihayet?
S.Ahmet Arvasi
|
|
|
 |
|
|
|
|