|
|
|
 |
*** BÜTÜN TÜRKLERİ BİR ARADA GÖRMEK İSTEMEYENLER, TÜRK OLMAYANLARDIR...Gittikçe uyanan milli şuur karşısında gafiller ve hainler, Türk milletini daha çok aldatamayacaklardır. Kızılelmanın yolunu kapatamayacaklardır...Hakkımızı, atalar mirasını istiyoruz. Alacağız da…..*** Çepni Türk'ü Ulu Türkçü > Hüseyin Nihal ATSIZ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
DEĞERLİ ABİMİZ ORHAN KILIÇOĞLU ndan -SİZLER İÇİN - 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10, 11,12,13,14. YAZILARI
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
ÇİN,ABD,İSRAİL ve FRANSIZ MALLARINA HAYIR..
Çin malı ya da hammaddesini, tüketici olarak ayırt edebilmek oldukça güç ancak Çin üretimi olan bir malı ayırt etmek çok kolay. Nasıl mı? Aldığınız ürünün üzerinde "Made in China","Product of China", “Çin Malı" gibi ibareler yer almıyorsa, ürünün barkodunu okuyun. Her ülkenin sahip olduğu eşi olmayan satış kodları, barkodların başına işleniyor. Barkodun en başındaki ilk iki ya da üç rakam, ürünün hangi ülkeden geldiğini size söylüyor.
ÇİN Barkodu: 690-691-692-695
İSRAİL Barkodu: 729 'dur
FRANSA Barkodu: 300-379
ABD Barkodu: 000-019,030-039,060-139
BU ÜRÜNLERİ KULLANMAYALIM....
Bu numaralarla başlayan ürünleri almayın. SESSİZLİK İÇİNDE ÖLEN, ÖLDÜRÜLEN DOĞU TÜRKİSTANLI KARDAŞLARIMIZIN ve TÜM TÜRK-İSLAM ALEMİNİN SESİ OLUN.
Türk malı ürünlerin barkot numarası ''869'' la başlıyor. Alışveriş yaparken
en azından barkotlara bakarak Türk malı ürün almaya dikkat edelim. Aldığınız her yerli malı ürünle Türk ekonomisine
sizinde küçük bir katkınız olacaktır.
www.ahmetayvaz.tr.gg www.ayvazahmet.tr.gg
|
|
 |
 
GELİRİ ŞEHİT AİLELERİNE DAĞITILACAK..DEĞERLİ OSMAN NEMLİ HOCAMIZIN "ANALAR AĞLAMASIN" KİTABININ YAZI DİZİSİ
"ANALAR AĞLAMASIN"


ANALAR AĞLAMASIN
1. BÖLÜM
Analar niçin ağlar? Nasıl ağlar? Anaları kim niçin ağlatır?
Analar ağlar tabi...
" Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar"
Galiba bu söz yerine tık diye oturdu.
Analar duygusaldır. Hemen ağlar... ona ağlar...
buna ağlar... Ağlarda...
evlâtlarına bir şey olursa hemen ağlar, hemen ağlar... Öyle ağlar ki herkesi de ağlatır.
Fakat onlar yirmi yıldır başka ağlıyor.
Ellerine kına yaktığı oğlunu elinde Türk bayrağı ile
" Peygamber ocağına"
gönderiyor.
Niçin gönderiyor... Albayrağı yere düşürmesin, vatanı böldürtmesin diye.
Peki bu annenin ağlaması nedendir? acaba.
Neden olacak ayrılık özlemi, ayrılığa dayanamıyor ağlıyor işte.
Analar ağlıyorda... Ne olduysa milleti de ağlatıyorlar.
Eskiden analar ağlarken millet ağlamıyordu.
Ya şimdi ne oldu.
Evlâtlar Asker ocağına giderken ellerine aldıkları Bayraklara sarılarak alkanlar içinde ana babalarına geri getiriyorlar.
Bu analar ağlamasında daha ne yapsın???
Türk anası bir başkadır. o analar Nene hatunların, Şerife bacıların torunlarıdır.
Evlâtları şehit olmuştur. onlar ağlarlar ama gururludurlar.
Evlâtlarını asker selâmı ile uğurlarlar.
" Şehitler ölmez vatan bölünmez " diyerek evlâtlarını toprağın kara bağrına gömerken
" Vatan Sağolsun " derler.
O analar o kadar şuurludur ki " Ağlamayacağım o hainleri sevindirmeyeceğim " diye de dik dururlar.
Peki bu anaları kimler ağlatır. Bilen, duyan varmı?
Var elbette, PKK, Terör örgütü Türk vatanını bölmek ister Onun için de Vatan bekçiler
ini Şehit ederler.
Analar ağlamasın, gözyaşı dinsin diye ülkeyi yönetenler çare ararlar. Her dönem ülkeyi yönetenler kendilerine has yöntemlerle terörle mücadele edip anaların gözyaşlarını durdurmak istediler. Hepsi uğraşır uğraşmasına da bu son dönem yöneticileri bir mucize keşfederler.
-Kürt açılımı.
olmadı,
-Demokratik açılım.
o da olmadı,
-Kardeşlik ve milli birlik projesi.
Tamam bulduk teröristler dağdan getirilip teslim alınacak. Anaların gözyaşları durdurulacak.
Çok güzel, ne iyi canım... analar ağlamayacaksa bu açılıma kim ne diyebilir...
Bir de ne görelim dağdan çıkıp geldiler. üniformaları ile, zafer işaretleri yapıp zılgıt çekerek, davul zurna ile karşılanıp PKK bayrakları ellerinde, öcalan posterleri boy boy.
Ne oluyor nedir bu kepazelik ???
Analar ağlamıyor halay çekiyor, göbek atıyor artık... Bu manzaradan daha iyi ne olabilir...
Birisi çıkıp konuşuyor;
- Bakın gördünüzmü onların ağlamasını isteyenler oy kaybedeceğim diye karşı çıkıyor.
Doğru söylüyor. Analar ağlamıyor ama teröristlerin anaları ağlamıyor.
Şehit anaları ise kan ağlıyor, KAN... anladınızmı.....?

YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
17-11-2009 / SAAT 23:30
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
2. BÖLÜM
TAŞ ATAN ÇOCUKLARIMIZ
Yıllardır izliyoruz. Hakkari'de, Şırnak'ta, Diyarbakır'da, Adana'da, Mersin'de yaşları onsekizin altında olan çocuklar taş atıyor...
Peki bu çocuklar taşları nereye, niçin, nasıl atıyorlar?
Cevabı çok basit.
Türk Askerlerine, Türk Polisine , Devlet kurumlarına ve birazda bazı işyerlerine, kaldırımlardan söktükleri taşları atıyorlar.
Bu taşları niçin atıyorlar?
Bu da çok basit. Oyun oynamıyorlar. Her ne kadar bazıları bunlar "Taş atan çocuklarımız" diyerek acındırıyorlar ve masum muş gibi gösteriyorsa da onlar ne yaptıklarını biliyorlar. Onlar tıpkı Gazzedeki çocuklara da benzetilmek isteniyor.
O çocuklar "kürdüstan'ı" kurma hayaline inandırılmış çocuklar.
Bunlar ne de olsa çocuktur diyenler var.
Bunlar çocuk,tamam da bizim kasaba ve köylerimizde de çocuklar var. Onlar niçin birilerine taş atmıyorlar?
Bu masum çocuklar niçin arkadaşlarına taş atmıyor da... Neden hep Mehmetçiği ve polisimizi taşlıyor?
Peki bu çocukların ağabeyleri yani onsekiz yaşını geçenler ne yapıyor? Onlar kandil dağında, Mehmetçik avına çıkmış.
Peki bu çocuklar birkaç yıl sonra ne yapacaklar?
Çok basit onlarda keleşlerini alıp Cudi dağına çıkacak, mayın döşeyecek.
Fakat işler değişti. Taş atan çocuklar biraz da olsun medenileşti. Nasıl olsa uyuşturucu parası bol bol geliyor.
Artık taş yerine şehrin caddelerinde havai fişekler atıyorlar.
Fenada olmuyor. Güneydoğu İllerimizde hergün festival var... Eğlence dorukta...
Sağolun masum çocuklar polis amcalarınızı eğlendiriyorsunuz. Polis amcalar size top alıyor. Maç yapalım diyor. Siz ise olmaz bize patlayan ve ortalığı kan gölüne çeviren toplardan alın diyorsunuz...
Sabredin çocuklar, yeterki siz isteyin nede olsa bizim çocuklarımızsınız...
Yakında sizlere Fatih'in İstanbul'u fethettiği o koca toplardan verirler.
İşte gördünüz mü? Bizim çocuklarımız ne de maharetliler.
Çocuklarımızın bu zeki ve idealistliklerine daha seyirci kalamazdık... Kalmadıkta. Hemen Hükümetimiz devreye girdi.
Çok hayırlı bir çalışma yapıyor.
Ceza yasalarımızda bu çocukların taş atmaları hapis cezası ile cezalandırılıyordu.
Yeni çıkacak kanun ile o çocuklar artık hapis yatmaktan kurtulacak.
Güzel oldu değilmi?Barış dediğin böyle olur.Bu çocukların ellerinde o çaput dediğimiz malum bayrakları var.Bizler bayraktan korkmamalıyız.
Bizim devletimiz büyüktür.Paronaya kurmaya gerek yok. Zaten üniformalı otuzdört barış elçisi liderleri Apo'nun mektubunu getirip biz elçi olarak geldik elimizi tutun ama her istediğimizi yerine getirin... demediler mi???
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
05-12-2009 / SAAT 17:00
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
3. BÖLÜM
İMRALIMI, GUETEMALA MI...?
İmralı'yı hepiniz bilirsiniz. Marmara denizinde ki adalardan biri. İmralı'yı meşhur yapanda bebek katili APO'nun oradaki cezaevinde yatıyor olması.
PKK lılar lider saydıkları APO'nun imralıdaki durumunu dahada iyileştirmek için vurdukça vurdular, bağırdıkça bağırdılar.
O kadar inanmışlar ki her vuruşta gol attıkları bir mevcut idareciler kalesi vardı... Bu kale artık dayanamıyordu. Bunu fırsat bildiler, günlerdir sokaklarda yapmadıkları kalmadı. Ama helâl olsun başardılar.
Önce yeni bir villâ yaptırdılar. Sonra yanına beş on tane arkadaş göndertmeyi başardılar. Bu da yetmedi. Odası 17cm kare küçükmüş. Eski odası daha genişmiş. Doğru söylüyorlardı. 17cm kare daha küçük. Peki ne olacak ? Ne olsun sokakları savaş alanına çevirirsin, odayı büyütemezsen de kapısını değiştirtirirsin. Duvarları nem geçirmeyen kâğıtla kaplattırırsın. Havalandırmayı sağlarsın. Peki buna kanaat getireceklermi? Hayır. vurmaya devam... Başka talepler gündeme getirirsin.olur biter. Daha ne kaldı ki?... Ne kalacak... APO ya hapis yatmak yakışırmı?... O bir Güney Afrika barış adamı Mandelâ gibi kahraman olmak ... O bir özgürlük savaşcısı ! Ne de olsa arkasında çok destekçileri var...
Bu durumda Türkiye Devletini yönetenlere bir önerim var.
Demokrasi havarisi ABD ve Avrupa ülkeleri yeni bir icraat başlatsınlar.
APO ya imralı cezaevi yerine Guetemala cezaevini açsınlar. Guetemala cezaevi APO ya gerçekten uygun düşer. O cezaevi nede olsa barışcı ülkelerin ortasında modern!.. bir ceza evidir. Öyle deyilmi? Sahi Pkk lılar bir kaç gün sokaklarda bağırsınlar... O meşhur demokratik açılım adına demokrasinin beşiği olan ABD nin kontrolündeki Guetemala ceza evine APO yu naklettirsinler... Orada çok rahat eder... O ceza evi bir milli park gibi bir yer! Neden akıl edemediler. Mevcut idareciler hergün imralıda ne gibi iyileştirme yapabilirim diye düşünmek yerine Obama'ya bir teklif sunsunlar. APO yu Guetemalâ ya nakletsinler.
Böylece mevcut idareciler rahat eder.
Benim tavsiyem bu.
Tabi APO nun rahat etmesi ile uğraşırken... ne görelim DTP kapatılmış. Valla yazık olmadı... Daha iyisi BDP geldi... Hemde DTP nin amplemi GÜL idi.. gülün ömrü az olur. Gül yerine dayanıklı Meşe daha şık oldu...
Sonra Aysel Tuğluk'la Ahmet Türk'ün millet vekilliği düşmüş... Düşmüşte ne olmuş...? Onlar sadece maaş alamayacaklar. Bütün icraatları tam gaz devam ediyor. Hem bir kârları daha var.
Müthiş sosyalist Ufuk Uras onlara katıldı.Şimdi daha güçlü olmadılar mı? Hem Kürtçü , hem de sosyalist kimliğe kavuştular.
Biraz düşünüyorumda acaba diyorum... Biz de mi "KÜRTÇÜ" olsak! Ne yapsak?...
Kaşıyın kaşıyın Etnik kökenleri kaşıyın... Mezhepleri eşeleyin...
Unutmayın kaşıdığınız yerler yara oldu... Acıyı duymuyormusunuz?
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
22-12-2009 / SAAT 23:00
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
4. BÖLÜM
O AÇILIM NE OLDU?
Sekiz aydır açılımla yatıyor, açılımla kalkıyoruz...
Fakat bu açılım dedikleri her ne ise bir türlü açılamadı.
Açılıma o kadar kafa taktılar ki , gece gündüz unutmadılar.
...Kürt'leri açmaya kalktılar... Oysa kürt dedikleri evlerinde, parklarında, bağında bahçesinde işinde gücünde. Neyi açtılar... Dağdaki eşkiyanın yolunu açtılar. Onları dağlardan ovalara indirdiler. Törenle karşıladılar. Kurdukları bir mahkemede uydurma sorularla çok ama çok gülünç bir mahkeme kurdular. Hepside beraat etti. Saldılar o grubu çarşıya pazara. Eşkiya dururmu suç üstüne suç işlemeye başladılar.
Ne yapsın ...yöneticiler...
Kırk bin kişinin katilleri suçsuz bulunup salıverilmişti.
Peki şimdi hangi suçu işledilerde tutuklandılar?
"Bizi sayın Apo gönderdi" gibi lâflar ederek halka hitap etmişler.
Gülerler adama ... Her türlü eyleme katılıp cinayet işlemekten ceza verilmeyen eşkiya bir kuru sözden tutuklandı.
Bu yapılanlarla kimi kandırıyorsunuz. Öcalana sayın diyen sadece dağdan gelen eşkiyalarmı?
Bir düşünün bazı partilerde bazı milletvekilleri de "sayın" demişlerdi.
Bu açılım işi çok geniş kapsamlı bir iş haline geldi...
Alevi açılımı dediler. Ama ortada birşey yok. Maksat zaten aleviler değilki... Demokratikleşiyoruz diyerek Heybeli ada ruhban okulunu açmak...mı... Asıl maksat bu... mu...!!!
Tabi ki bitmedi. "Roman açılımı" da yapmışlardı. Peki ne oldu?
Ne olsun hayatımızda hiç duymadığımız olaylar vuku buldu. Müzik,dans,eğlence,durmadan gezen, çadırdan çadıra dolaşan gam gazafet bilmeyen bu insanlar şimdi bazı yörelerde problem olmaya başladı.
Kısaca ağzı açılınca etnik kökenleri bir bir sayanlar... Bu kökenleri ağızlarında sakız yapanlar amaçlarına ulaştılar...
"Bir insana kırk gün deli derseniz deli olurmuş" diye bir söz var. Sekiz yıldır her fırsatta kökenleri bir bir sayarsanız bu insanlarda birgün kalkar ...
"Biz sizden değiliz" demeye.
İşte bu ayaklanmaların, ayrışmaların sebebi bu politikalardır. Bu saçma sapan açılımlardır.
Bu olan biteni görmezden gelip halâ açılımlara devam edeceğiz demenin ne alemi var.
...Biz ne yapıyorsak doğrudur mantığı ile hareket edilir mi?
Millet verdiği yetkiyi geri almak için gün sayar...
Sizde... gün saymaya başlasanız iyi olur.
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
12-01-2010 / SAAT 16:45
5. BÖLÜM
AÇILIM ARTIK MODA..
Modayı hepiniz bilirsiniz. Bu bir akımdır. Moda her konuda olur. Ama modanın en önemli özelliği çabuk yayılması ve çabuk yayılması ve çabuk bitmesidir. Onun için önemli konular moda haline gelmemeli. Neden mi? Neden olacak sağanak yağmur gibi yakar yıkar ve yok ulup gider.
Son zamanlarda moda oldu. Trabzon kolbastısı, Dünyaya yayıldı. İşte bunu sevmedim. Çünkü öyle yayıldı ki her millet bir ritim tutturdu. Trabzon kolbastısı oynuyor. Bunu, aman ne güzel tuttu diye öve öve bitiremiyorlar. Oysa bir Trabzonlu olarak hiçte sevinmiyorum, Çünkü moda olarak yayılması, yok olması anlamına geliyorda ondan. İnşaallah kolbastımız moda olarak değilde folklar olarak yayılır.
Eh.. Moda ya, bu sene kırmızı moda, zaten geçen yıl yeşil renk giysilere hakimdi. Seneye de sarı renk moda olur. Bu yıl kısa seneye uzun etek moda olur. Müzikte, sporda, v.s. modası işte
Şimdi "AÇILIM MODASI" çıktı. Kürt açılımı, pkk açılımı, yok canım olmadı Demokratik açılım, oda olmadı. Milli birlik ve kardeşlik projesi. Peki ne oldu bu açılımdan, Türkiye'ye ne kazandırdı? Hiç, dağdan gelen bir terörist ... Genel merkez yöneticisi oldu. pkk lılar ilçe ilçe, il il gezip APO'nun propagandasını yaptılar.
Moda dedik ya, bitme di Alevi açılımı başladı. Eskiden kuruytay olurdu. yerini çalıştay modası aldı. Peki sonuç ne? Hiç ne olacak kimse memnun deyil.
Sırada ne var? Ne olacak canım Roman açılımı. Bunun sonucu ne oldu? Ne olsun iki göbek atma, iki kavga ve bir ilçeden öteki ilçeye zorunlu göç.
Sırada hangi açılım var? Bekle gör. "Komşularımızla sıfır sorun" adı altında açılım dizisi, Kıbrıs açılım, Rum açılımı, Patrik açılımı, Ruhban okulu açılımı, israil açılımı.
Bu kadar mı? yok be "buda Hülya Avşar açılımı" diye gazete okudum.
Aman Allahım daha neler duyacağız. Açılım Modası iyi tuttu.
Ermeni açılımı ne oldu? Ne olacak sıfıra sıfır, elde var sıfır. Sadece Azerbaycanı küstürdük kârımız! bu oldu.
Kıbrıs açılımından ne haber. Ne olsun, Türk askeri Kıbrıstan çekilsin, Maraşa Rumlar dolsun.
İsrail açılımı ne oldu?
Elçimizin bir şamar yemediği kaldı.
Suriye açılımı iyi netice verdi. Artık nınır kapılarından akrabalar daha rahat hareket edip bayramlarda ziyaretler kolaylaştı. Bu fena olmadı. İyi güzelde "Attığımız taş, ürkütdüğümüz kurbağaya değdi mi?"
Açılım dediğin işte böyle olur. Önüne gelen açılım yapıyor. Açıla açıla acacak yerimiz kalmadı. Daha neyi acacaksınız.
Ben söyleyeyim, fiyasko üstüne fiyasko başladı.
Bunun kolayı var. "Muhalefet açılıma karşı çıkıyor" der bu açılım masalını bitirirsiniz suçuda muhalefete yüklersiniz.
Açılım modasıda diğerleri gibi tarihe karışır.
Nasıl olsa ağzınız iyi lâf yapıyor. Evire çevire anlatırsınız. yandaş medya ve televizyonlar sabah akşam anlatır. "Zokayı bize yutturursunuz" Çünkü biz modaya alıştık...
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
14-02-2010 / SAAT 12:45
6. BÖLÜM
ERMENİ AÇILIMI ve SONUÇ!
Orta Asya'dan başlayan Türk göçleriyle birlikte Anadolu'ya bir çok Türk gruplar yerleşmişlerdir. 1071 Malazgirt zaferi ile de düzenli bir şekilde Anadolu Türklerle dolup taşmıştır. O günden beri Anadolu'da Türk hakimiyeti kurulmuş ve bir çok etnik grup Türk hakimiyetini kabul ederek bir yıldır Anadoluda birlikte yaşamaya devam etmişlerdir.
Anadolu'da Selçuklular ve ardından da Osmanlıların hakimiyeti sürerken Ermeniler bilhassa Osmanlılarla iyi geçinmişler ve Ermenilere "Sadık millet" dahi denmişti.!
Bu sadık millet millet kavramı üzerinde durmak gerek. Ermeniler sadık idiler de ne olduda 1915 Yılında Anadolu işgal edildiğinde düşmanla işbirliği yaptılar ve Türk milletini arkadan vurdular?
Bana göre sadık değillerdi. İçlerinde büyüttükleri kinlerini, ne zaman ki devlet zayıfladı ve güçlü sandıkları düşman askerleri Anadolu'yu işgal etti, işte o zaman işbirliği içine girdiler ve hainliklerini gösterdiler.
Hainlik yapan etnik bir gruba Osmanlı seyirci kalamazdı. Techir hareketini başlatmalıydı. Öyle de yaptı. Her millet te aynısını başka milletlere yapmıştır.
İşte bu techir sırasında ölenler olmuştur. Olmuştur da sadece Ermeniler değil Türklerde ölmüştür.
Günümüze gelindiğinde "Ermeni soykırımı" intikamı için 1980 li yıllarda Ermeni ASALA terör örgütü bir çok ülkede büyük elçilerimizi şehit etmişlerdir.
1915 yılında Ermenilerin yaptığı soykırımı biz anlatmayıp onlar Ermenileri Türkler soykırıma uğrattı diye atağa geçtiler.
"Arsız hırsız ev sahibini bastırırmış" misali bir çok batı ülkesinide arkalarına alarak;
"Sözde Ermeni soykırımı" konusunda mesafe kat etdiler.
İşte bu onların çalışması bizim tembelliğimiz sonucunda Ermeniler taviz koparıp "Türkler Ermeni soykırımı yapmıştır" tezini bize kabul ettirmeye çalışıyor.
ABD de ikide bir oylanan bu konuda 22-23 gibi bir sayı ile kalemize gol attılar.
Şimdi Soruyorum: Hani Ermenilerle protokol imzalamıştır? Hani sıfır sorun için maçlara gittik, onlar da gelmişti? Hani çözümsüzlük çözüm değildir diye tafra atardınız? Hani bu iddialarından vazgeçeceklerdi? Hani Azerbaycan topraklarını işgale son vereceklerdi ? Hani Karabağ'dan çıkacaklardı?
Ne oldu şimdi?
Efendim eskiden de ABD de oylamalar yapılırmış ta, o oylamalarda da evet oyları fazla çıkarmış. Bu sefer başarılı bir sınav verilmiş bir farkla tasarı geçmiş.
Peki önemi yokta, büyük elçiyi niçin geri çağırdık.
Cevabı basit. Her zamanki gibi "Türübünlere oynamak"
Yetkililere sesleniyorum.
"Bu yanlış uygulamaları bırakın, bu batılılara yaranma gayretini bırakın, bu Hırant Dinkçiliği bırakın, Milleti kandırmayı bırakın."
Ne yaparsanız yapın, yaranamazsınız. Ancak Türk milletini kahrettirirsiniz.
Artık Türk milleti gerçekleri gördü.
"Ayıdan post, Düşmandan dost olmaz"
Bu açılımda böylece bitti!
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
09-03-2010 / SAAT 19:40
7.BÖLÜM
AÇILIM MODASINA DEVAM
23 Nisan 1920 TBMM'nin kuruluşu Bu gün Atatürk tarafından Türk çocuklarına bayram olarak hediye edilmiştir. Bu konu daha ileriye götürülerek bayramın bütün dünya çocukları ile kutlanması gelenek haline geldi. Güzel de oldu. Bayramın kutlanmasına başka geleneklerde eklendi. Makam sahipleri koltuklarına çocukları oturtarak kısa sürelide olsa çocuklar "hukuk devletine, demokrasiye" vurgu yaparak oturdukları makamları yönetme becerisini gösterirler...
Anayasa değişikliği günlerce kamuoyunu meşgul etti. Her kesim dikkate alınmadan, uzlaşma zemini aranmadan Anayasa değişiklikleri meclisten jet hızıyla geçti. Hepsine tamam ama yargı ile ilgili yasalar refarandumdan geçerse vay halimize!
Açılım hikâyeleri allak pullak oldu.
Ermeni açılımı tam bir fiyasko karşılıklı maçlara gidilip gelindi. Protokollar imzalandı. Peki ne değişti?
Ermeni soykırımını kabul edin dayatması devam ediyor. Üstelik Avrupa ülkelerinin meclislerinde Ermeni soykırımı yapılmıştır diye kararlar alınıyor.
Sıfır sorun denildi ama tek taraflı. Türkiye hep vererek, komşularımız hep alacak taraf oluyor. Bu durumu kim kabul eder?
Obama 24 Nisanda konuşma yapıyor. Ermeni soykırımı ifadesini kullanmıyor.
Türkiye bayram ediyor.
Allah aşkına bu nasıl bir anlayıştır?
Obama "Büyük felaket" olarak ifade ediyor. Bu söz soykırım demekten daha mı az etkilidir?
Her ne kadar mevcut idarecilerimizden bu sözü beğenen olduysa da dışişleri bakanlığı yaptığı acıklama ile "Obamanın ifadesini kınamıştır"
Türkiye son günlerde çalkalanıyor.
"Açılım devam" diye tutturdular. Açılım üstüne açılım yapılıyor. Elde edilen sonuç hergün iki asker pkk tarafından şehit ediliyor.
Pkk yıllardır giremediği Karadenize sızıyor. Asker ve polislerimizi şehit ediyor.
Artık anlayalım. Askerin morali bozuk, ordu yıpratılıyor. Açılım... açılım derken millet çözülmeye başladı.
Oturup bir düşünelim!!!
Türkiyede hiçbir şey iyi gitmiyor. Ekonomi çöktü, işsizlik hat safhada, Türkiye küçüldü. Uzun sözün kısası;" Herkes cebini kontrol etsin" cepler boş, çocuklarımıza şeker simit alamaz hale geldik.
Bu durumu görmüyormusunuz?
Hani bir zamanlar kıbrısta "çözümsüzlük çözüm değildir" diye yola çıkılmıştı.
"statikaya hayır" denilmişti.
"Annan plânı" diye o meşhur plân: Kuzey Kıbrıs Türk halkı bu plâna evet demişti. Çok kazançlı olacaklardı. Ne oldu istenilen kazanç elde edildi mi?
Tabiki hayır.
Allaha çok şükür. K.K.T.C. halkı gerçekleri gördü...
Yavru vatan artık emin ellerde problemlerini çözecek. Darısı bizim başımıza.
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
13-05-2010 / SAAT 11:18
8.BÖLÜM
İKİNCİ ÇUVAL MI?
Kuzey Irak'ta görevli askerlerimiz'in,başına ABD askerleri çuval geçirmişlerdi.Türk Millet'i kahrolmuştu.
Hani biz büyük Millettik?
Hani biz büyük Devlettik?
Hiçbirşey yapamadığımız gibi,nota verecekmisiniz? diye gazeteci soru soruyordu.
Bizim İdarecilerimiz ise "Ne notası? müzik notası mı? diye dalga geçer gibi cevap veriyordu.
Devletin en üst makamları ise "Büyük Devletler özür dilemez"diye adeta ABD'nin savunuculuğunu yapıyordu.
Bu kepazelik unutuldu gitti.
Şimdi ne oldu?
Abluka altına alınmış Gazze'ye ilaç ve gıda yardımına giden İHH derneği yetkilileri ve gönüllüleri,israil devleti'nin emirleri ile askerleri tarafından öldürüldüler.
israil devleti herkesçe malum katil bir devlettir.israil'in bu konuda sabıkası çoktur.bunu en iyi bilenlerden biride yine üst makamdaki idarecilerdir.
Başbakanımız bir tv programında "Siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz."dememişmiydi?demişti.peki bu biliniyordu.ayrıca israil yetkilileri Türk yardım konvoyuna gelmeyin ."Vuracağım dediği halde,ne diye tedbir alınmıyor?"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti,bütün vatandaşlarının mal ve can güvenliğinden sorumlu değilmidir?
Hani bizim inancımıza göre Fırat'ın kıyısında kurd'un yediği kuzu'dan devlet başkanı sorumlu değilmiydi?
israil devleti bir askeri tutsak diye, binbeşyüz Lübnan'lıyı öldürmedi mi?
Hala ne diye direniyor bu İHH kuruluşu? Devleti yönetenler "Durun bakalım,diplomatik yolları deneyelim"diye durdurması gerekmezmiydi?
Haklı iken; hem canımız'dan olduk, hem malımız'dan, hem onurumuz'dan.
Bana göre başımıza çuval geçirildi.
Buna hakkınız yok!
İnsani yardım dediniz.dediniz ama meydanlar ve siyasi ağızlar öyle demiyor.sloganlarla ve sölemlerle siyasi şov yapılıyor.
Başarı kazandık diyenlere soruyorum:
Ne kazandık?
Gemide otuziki ülkeden insan var diyorsunuz.Tamam 'da ölenler sadece Türkler'den!
Hiçbir ülkenin israil ile arasında gerginlik yok!
Sadece Türkiye,israil ile savaşın eşiğine geldi!
Dünya bizi haklı kılıyormuş.kılıyorda ne yapıyor? hafif yollu kınamış...
Boş sözlere karnımız tok ...
Gürlüyoruz ,gürlüyoruz bir türlü yağamıyoruz .
İsrail’in verdiği “cesaret ödülü’nü” niçin geri veremiyoruz?
Yaptığımız askeri ve ekonomik anlaşmaları neden iptal etmiyoruz?
Efendim yaralı ve ölülerimizi Türkiye ‘ye getirdik… çok büyük iş yaptınız.israil birde onların sıkıntısını mı çekecekti.başından defetti.Anlamıyormusunuz...
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
07-07-2010 / SAAT 20:21
9. BÖLÜM
AÇILIM SENDROMU
Aslında açılım denilen şey bitti. Açılım maçılım yok. Sadece birilerinin inadı var. Gururu var. "Dediğim dedik, çaldığım düdük" diyenler var.
Açılım yok ama neden var demeye çalışılıyor? Varda biz niye göremiyoruz?
Biz göremiyoruzda ,onlar görüyorlarmı? Onlarda göremiyorlar.
Çok komik duruma düşüyorlar. Yapılan her işin, her icraatın adına açılım demek moda oldu. Onun için açılım devam ediyor. Yani herşey bittide "Dostlar alış verişte görsün" Ah bu gurur ve kibir var ya adamı ne hallere sokuyor.
Açılım Habur'da bitti beyler boşuna uğraşmayın.
Sizde biliyorsunuz ki Açılım bitti bitti!
O dediğinize inanan kalmadı.
Habur'da törenle karşılananlar Kandile döndü, duymadınızmı?
Analar daha çok ağlıyor. Hergün 3-5 Şehit geliyor. Artık dağlarda değil, şehirlerde basılıyoruz görmüyormusunuz?
Açılım dediğiniz yıkım projesi sayesinde karakollar basılıyor,arabalar taranıyor, yine anlamıyormusunuz.
Bu kanlı olayların artmasını neden muhalefete mal etmeye çalışıyorsunuz?
Sizin elinizde istediğiniz kadar güç var. Bırakın muhalefet ne söylerse söylesin. Siz zaten bildiğinizi okuyorsunuz. Hadi durdurun kanı. Elinizi tutanmı var?
Başarısızlığı başkasına yıkarak ne kadar yutturacaksınız?
İnegöl'de ve Dörtyol'da olan olaylara doğru teşhis koyun. Askerlerimiz, Polislerimiz üçer beşer şehit olurken Türk milletinin sabrı taşmaya başladı. Bıçak kemiğe dayandı. Millet kendi güvenliğini kendi sağlamaya kalktı. Anlamıyormusunuz?
Devleti bölmek isteyenler eylemlerini artırdılar, siz halâ halkın infialinin nedenlerini anlamak istemiyorsunuz.
Milletin tahammülü kalmadı. Artık kimse evlâdını Şehit vermek istemiyor. " Ya devlet başa Ya kuzgun leşe" diyor halk, anlamıyormusunuz?
Milliyetçiler kandan besleniyor diye iftira atıyorsunuz. Milliyetçiler kan mı döküyor? Devleti yıkmak için bir eylem mi yapıyor?
Bırakın bu boş işleri Kürt açılımı diye tutturdunuz. Anlamıyormusunuz? tesbitleriniz ve tedaviniz fayda etmedi.
Birde Türk milletine sorsanıza siz ne istiyorsunuz? diye.
Ben söyleyeyim:
Türk milleti
Devletini istiyor.
Türk milleti Türkçe den başka eğitim dili istemiyor.
Türk milleti
Vatanının bölünmesini asla istemiyor.
Türk milleti
Ayyıldızlı bayrağa alternatif bayrak istemiyor.
Türk milleti
Üniter yapının bozulmasını istemiyor.
Türk milleti
Adalet istiyor, iş istiyor, güvenlik istiyor.
Kısacası
"Milliyetçi Türkiye" istiyor.
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
13-08-2010 / SAAT 08:23
10. BÖLÜM
AÇILIM .......
1984 yılında Pkk Eruh'ta bir köyü basıyor ve bazı vatandaşlarımızı katlediyor.
Bu olaydan sonra (...) (Bir siyasi parti) lideri bir açıklama yapıyor. "Abdullah Öcalan bir ermenidir". Büyük Kürdüstan'ı kurmak için Pkk eylemlere başlamıştır.
(...) (Bir siyasi parti) dışında bütün partiler, sivil toplum kuruluşları, dernekler, basının büyük bir bölümü, bir çok aydın bu olaya yanlış teşhis koyuyor.
"Bu bir Kürt sorunudur" çığlıkları atıyor. Geçen süre içinde liderler arka arkaya açıklamalarda bulunuyor.
Bir lider çıkıyor "AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer"
Biri çıkıyor "Dağdan inin düz ovada siyaset yapın"
Biri çıkıyor "Kürt realitesini tanıyorum"
Biri çıkıyor "Bu bir Kürt sorunudur. bu devletin size haksızlık yaptığını kabul ediyorum. sizin haklarınızı ben vereceğim" diyor.
Bu kesimler böyle söylerken bir siyasi parti ısrarla "bu bir Kürt sorunu değildir. Bu bir terör sorunudur. Amaçlar, bağımsız Kürdüstan'ı kurmaktır" diyor.
Oysa, hem Pkk hemde onun siyasi uzantıları olarak kurulan bütün partiler ve bugünkü bir siyasi parti açık seçik ne söylüyor:
-Ana dilde eğitim istiyoruz.
-Demokratik özerklik istiyoruz.
-İkinci bir bayrak istiyoruz.
-İki dilli yaşam istiyoruz.
Yani Bağımsız Kürdüstan'ı kurmak için bütün taşlar döşeniyor.
T.C. idarecileri ne yapıyor?
Açılım üstüne açılım.
Habur rezaleti yaşanıyor. Biraz duraklıyor.
Açılım kaldığı yerden devam edecek diyor.
Peki soruyorum;
Açılımın içinde neler var?
Bir türlü söylemiyorlar
Sadece Pkk ve imralı canisi yol haritasını çizip mevcut idarecilerin eline tutuşturuyor.
Yol haritasında neler var?
Ana dilde eğitim, ikinci bir bayrak, Demokratik özerklik.
(...)(Bir siyasi parti) paketinde ne var? Hiç bir şey.
Türk Milleti durumu görmeye başladı. (...)(Bir siyasi parti) sıkışıyor. Hemen "Tek devlet, tek bayrak, tek vatan, Resmi dil Türkçedir, biz Türkiye üzerinde ameliyat yaptırmayız"
Peki bu tavrınızda samimi iseniz, Ne açılımı yapıyorsunuz?
Açılım bitti. Pkk istediğini alamayacak. Onlar direnebilirler, isteyebilirler.
Yani (...)(Bir siyasi parti) açılımdan maksadı; yol,fabrika,su,sağlık hizmeti, tarım faaliyetleri ise bunları her hükümet yapmıştır. Sizin açılım faso fiso olmuyor mu?
fakat Pkk açılımdan başka birşey anlıyor. Bütün dünya başka birşey anlıyor. Bende aynısını anlıyorum. Peki (...)(Bir siyasi parti) ne anlıyor? o da Pkk nın anladığını anlıyor. Ama diyemiyor.
Milleti alıştıra alıştıra, adım adım, acele etmeden 2011 Haziran seçiminide atlatmayı planlıyor.
Yani (...)(Bir siyasi parti) ve (...)(Bir siyasi parti) tirübünlere oynuyor.
Dincilerin oyu (...)(Bir siyasi parti) 'ye Kürtlerin oyu (...)(Bir siyasi parti) 'ye hesap bu.
Unutmayın ki Allahında, Türk Milletininde bir hesabı var.
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
02-01-2011 / SAAT 18:29
11. BÖLÜM
SIFIR SORUN!
Her ailenin yakın ve uzak komşuları vardır. Bu komşular arasında iyi kötü ilişkiler yaşanır. fakat bilhassa Türk toplumunda aileler arasında iyi komşuluk ilişkileri önerilir ve öne çıkarılır. Hatta güzel bir atasözümüz vardır. "Ev alma komşu al"
Ailelerin komşuları olduğu gibi ülkelerinde sınır komşuları ve uzak komşuları vardır. Bu komşular arasındaki ilişkiler zaman zaman iyi olduğu kötü gitdiği zamanlarda olur. Devletlerin komşuları ile ilişkileri daimi dostluk veya daimi düşmanlık üzerine kurulmaz.
Devletler arasındaki ilişkiler "Her ülke kendi milli çıkarlarını önde tutarak ilişkilerini yürütür" Bu bir prensiptir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti de komşuları ile ilişkilerini karşılıklı çıkar esası üzerine oturtmuştur. "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" Atatürk'ün bu özdeyişiyle dünyaya duyurulmuştur. Cumhuriyet kurulalı beri Türk Milletinin parolası haline gelen "Kimsenin toprağında gözümüz yok" "Kimseye de bir çakıl taşı vermeyiz" ilkesi milletimizin zihnine kazınmıştır.
İşte yıllardır bu prensiplerle komşuluk ilişkileri sürdürüldü.
Peki komşularımız Türk Devletine karşı neler düşündü?
Ermenistan doğu Anadoluyu istedi. soykırım yaptınız kabul edin tazminat ödeyin diye tutdurdu. Suriye, Hatay ilimizi hep kendi toprağı olarak gördü. Yunanistan Ege denizini yunan gölü olarak görüp kıta sahanlığını 12 mile çıkarmak istedi. Güney Kıbrıs Rum yönetimi Kuzey Kıbrıs Türk devletini kendi topraklarına katmak istedi, İran ise şii mezhebini Anadoluda yaymaktan hiç geri durmadı. Sovyetler Birliği Kominizm ideolojisini Ülkemize yaymaktan geri durmadı. İsrail ise vaat edilmiş topraklar diyerek büyük İsraili kurmak için güneydoğu Anadoluya göz dikti, Irak ne yaptı kuzey Iraktaki kürtleri kürdistan'ı kurdurmak için besledi ve pkk ya yataklık yapıyor. Uzak komşularımız AB ülkeleri ve ABD ise pkk yı besleyip destekledi. Devletimizin yıkılıp, Vatanımızın parçalanması için gece gündüz çalışmadan geri durmadılar.
Bu durumlar her zaman oldu. Yıllardır ülkeyi yönetenler komşu ülkelerle ilişkilerini sürdürdüler. Devletimizin önemli bir kaybı yoktu.
Peki şimdi ne oldu?
İdarecilerimiz sıfır sorun dedi eski yöneticileri suçladı. Çözümsüzlük çözüm deyildir deyip yola çıktı.
Ermenilerle karşılıklı maçlar yapıldı, sarmaş dolaş olundu, Azeri bayrakları çöp kutularına atıldı. Sorunlar çözülüyor dendi... Sonuç SIFIR. Suriye ile madalyalar alınıp verildi. Fenerbahçe ile maç için Şamda gövde gösterisi yapıldı. vizeler kalktı. şimdi ise kanlı bıçaklı olduk.
Kıbrıs ta Annan planına evet oyu kullandırıldı. Rauf Denktaş suçlandı, o statükocu ilan edildi. Çözümsüzlük çözüm deyildir denildi. Şimdi gelinen nokta; Denktaşın politikaları idarecilerimizin önceliği oldu. İsrail ile bir sürü anlaşmalar ve sonunda dokuz insanımızın öldürülmesi ve Davosta van münit resti Savaşın eşiğindeyiz. Ama bu israil ilişkisi inandırıcı deyil Malatya ya füze kalkanı rampası kuruluyor. Bu iran'a karşı İsraili korumaktır. Arap ülkeleri ile ılımlı İslâm modeli ile Arap baharı adı altında Arap petrollerini emperyalistlere pazarlamak. BU MU SIFIR SORUN???!!!
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
05-10-2011 / SAAT 10:09
12. BÖLÜM
KOMŞULARLA "0" SORUN!
Devletimizin, Hükümetinin ve Dış işleri Bakanının "Komşularımızla sıfır sorun" Politikası ne durumda?
Kıprıs'ta Annan planına "evet" kampanyası uyguladı.
Kuzey Kıbrıs Türk Devletine hayır dedirtti. Ne oldu?
Kıbrıs sorunu çözülemedi.
Başladığımız noktaya dönüldü.
Yunanistan'a durmadan zeytin dalı uzattı. Ne oldu?
Yunanistan Egede birçok adaya yunan bayrağı çekti.
Türkiye bunları görmedi,duymadı. Sorunlar çözüldümü?
Hayır bir milim yakınlaşma yok.
Ermenistan ile dostluk maçları yapıldı. Ermenistan Devlet başkanı Bursa'ya maça geldi,ayıp olur diye Azerbaycan bayraklarını maça sokmadılar,çöp kutusuna attılar. Peki ne oldu?
Ermeniler Türkiyeden talep ettiklerinden vaz mı geçtiler?
Hani gümrük kapısını açacaktık.Niçin açamadınız? Buda fiyasko çıktı.
Arap Baharını ABD başlattı. Fakat bizimkiler kraldan çok kralcı kesildiler.,bahar karakış oldu. Müslüman kanının akmasına ortak olmaktan başka ne işe yaradık? Demokrasi mi geldi? O İslâm ülkelerini emperyalistlerin kucağına atmadık mı?
Suriye de iç savaş başladı. Ne ABD, ne AB ülkeleri, ne birleşmiş milletler nede Avrupa Birliği ülkeleri ön plana çıkmadılar. Ama maşallah bizimkiler "Esed gidecek... Esed gidecek" diye tempo tuttular. Muhalifleri açıkca desteklediler. Sonuç ne oldu?
İran,Rusya,Irak Suriye yanında yer aldı. Hepside Türkiyeye düşman kesildi.
Şimdi savaşın eşiğindeyiz.
Suriye'den top mermisi,havan mermisi sadece Türk topraklarına düşüyor. Bu nasıl bir şeydirki diğer ülkelerin topraklarına düşmüyor?
Soruyorum Türkiyenin dostu hangi komşumuz kaldı?
kim olacak Postal yalayıcısı "Barrzzzaaannii"..
Şimdi oturun kına yakın.
Kala kala Türkiyenin dostu değil ama olsa olsa devlet idarecilerimizin dostu olan o zat kaldı.
Nasıl beğendiniz mi "sıfır" sorun politikanızı?
Ne yapalım "sizin gibi dostlar varken düşmana ne gerek var"
"Siz her yere yetersiniz"
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
15-11-2012 / SAAT 19:48
13. BÖLÜM
BARZANİ AÇILIMI!
Devlet idarecilerimizin açılım ustası olduğunu artık bilmeyen yok.
Bu seferde "Barzaniyi" nasıl açtıklarına bakalım.
Mesut Barzaninin babası Molla Mustafa Barzaniyi hepimiz biliriz. Ömrü Büyük Kürdistan'ı kurma hayelleriyle geçti.
Şimdide oğul Mesut Barzani babasının izinde..
Bu zat ABD nin Irak topraklarını işkal etmesiyle eline fırsat geçirdi. Irak'ın kuzey topraklarında Irak Kürdistanının temellerini attı.. Bu zat önceki hükümetler döneminde yalvarır yakarır Türkiye ile görüşme yapmak isterdi.
Türkiye bu zatı uyarmak ve kulağını çekmek için bir uzman çavuş ile görüştürürdü...
"Özürünüz kabahatinizden büyük"
"Mızrak çuvala sığmıyor artık"
Hadi azıcık pişmansanız çıkın "Yüce Türk milletinden kocaman bir özür dileyin"...
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
18-11-2012 / SAAT 12:18
14. BÖLÜM
KUVA-Yİ MİLLİYE!
...Nihayet 1.Dünya savaşı sona ermiştir. Her ne kadar M.Kemal Çanakkale Zaferini kazanmışsada, müttefiklerimiz yenildiği için Osmanlı Devleti'de yenik sayılmıştı. 30 Ekim 1918 de Mondros Mütarekesi diye bilinen Osmanlının ölüm fermanını imzaladık.
İmza atılır atılmaz Avrupa'nın bir çok ülkesi yurdumuzu dört koldan işgal etmeye başladılar. İçimizde yaşayan gayri müslümler bu işgal karşısında ne yaptı dersiniz?
Rumlar, Mavri-mira, Ermeniler,Hınça ve Taşnak Cemiyetlerini kurarak işgal kuvvetleri ile birlikte hareket ederek köyleri basıyor Müslüman Türk insanını acımasızca şehit ediyorlardı. Bunlar yetmezmiş gibi, Müslüman Türk diye bildiğimiz bazı kesimler Kürt Teavun, Kürt -Ermeni Birliği Tpal-i İslam Cemiyeti, İngiliz Muhipler Cemiyetlerini kurarak düşmanla işbirliği yapmışlardı.
İç ve dış düşman kolkola Türk'ün kökünü kazımak isterken vatanını ve milletini seven Türk Milliyetçileri yurdun dört bir yanında dernekler kurarak erkeği,kadını,genci,yaşlısı vatan savunmasında M. Kemal'in etrafında toplanıyor, aç susuz, kazma kürekle vuruşuyordu. Mustafa Kemal milliyetçilerin kurduğu dernekleri Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti adı altında toplayarak ; "Hattı Müdafa yoktur, sathı müdafa vardır. Bu satıh Misak-ı Milli sınırlar içinde kalan bütün vatandır" ilkesi ile hareket ediyordu.
Vatan bu şartlar altında savunulurken , mevcut hükümet olan Damat Ferit Paşa, 10 Ağustos 1920 de Serv Antlaşmasını imzaladı.
Türkiye'yi param parça eden serv paçavrasını Mustafa Kemal, 24 Temmuz 1923 te Lozan Barış Antlaşması ile çöpe atmıştı. Günümüze baktığımızda yıkıcı,bölücü örgütler isim değişikliği ile devam ediyorlar. Damat Ferit iktidarı devam ediyor.Batı dünyası diye diye anamızı ağlattılar. AB öyle fırsat yakaladı ki onlar bir istiyor, bizimkiler iki veriyor. Avrupa Türk yönetiminden çok memnunmuş. İyi güzelde neden AB'ye almıyorlar. Cevabı çok basit. Hükümet iyi de, halk iyi değil.
Sevgili gençler, bilhassa sizlere sesleniyorum. AB bir hayal,Hükümet su yüzüne yazı yazıyor. Olacak iş değil. AB'ne girecekseniz Ermeni soykırımını kabul edin,Güney Kıbrıs Rum Devleti'ni tanıyın, Kürtler ve Alevileri azınlık olarak kabul edin. Daha neler neler. Fakat Avrupa'da serbest dolaşma hakkı veremeyiz,İstediğimiz olmazsa müzakere sona erer.
Kısacası kedi kuyruğu ile oynar gibi bizimle oynuyorlar.Artık canımıza yetti.Biraz daha susarsak Filistinli gençlerin İsrail askerlerine attığı taşlara dahi sahip olamayabiliriz.Vakit geçmeden bu rüyaya dur diyelim. Haydi gençler bu rüyadan uyanalım. Bu işin şakası yok.Hepimiz tek yumruk olalım!. Kuva-yi Milliye Ruhu etrafında toplanalım.Yerde yatanlarımız bizlerden bunu bekliyor.Gelecek nesil bizlerden bunu bekliyor.Daha ne duruyoruz. "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur"
NOT: Değerli hocamızın Yukarıdaki yazısı daha önce Yeşilkıyı Gazetesinde yayınlanmıştır.
YAZAN : OSMAN NEMLİ
(Tarih Öğretmeni)
* * * * * * * * *
YAZIM TARİHİ VE SAATİ:
19-11-2012 / SAAT 10:24
15. BÖLÜM
AYRIK OTLARI
Gözünüzü kapayıp hayeller kurup geçmişinize doğru bir an gidiyorsunuz.Gözünüzün önünden bir film şeriti gibi geçmiş hayatınızdan olumlu veya olumsuz öyle kesitler gelip geçiyor ki! Bazen insanın aklı durur gibi oluyor.
Bu hayel kurmayı Türk Tarihi için bir yapın.
Önünüze çok olaylar, çok karmaşık ve karmaşık olduğu kadar da akıllara durgunluk veren kareler görürsünüz.Ben bu karelerden kendimi etkileyen birkaç örneği irdelemek istiyorum.Orta Asya Türk devletlerinde bazı hükümdarlar Çinli prenslerle kandırılmış ve devletleri yıkılmış.Büyük Selçuklu Devletini kuran Oğuz Türkleri isyan çıkarmış ve devleti yıkmışlar. Osmanlı sadrazamlarının büyük çoğunluğu Türk değilmiş.Osmanlı ülkesinde Türkler ikinci sınıf vatandaş gibi görülüyor ve Türk denince akla cahil, çoban insanlar geliyormuş.Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
İşte bu örneklere ben çok kafa yorardım.Nsaıl olurda bir millet kendi yurdunda hor görülür.Nasıl olurda bir millet kendinden olmayanı devletin başına getirir.Nasıl olurda bir millet isyan ederek devletini yıkar.Bu durumlar olmadı mı? Oldu.Ben bu olayları içime sindiremiyordum ve isyan edercesine "olamaz" diye içten içten haykırırdım.
...Ve şimdi içinde yaşadığım yıllara geliyorum.
Ülkemde olanları bitenleri görünce "oluyormuş dostlar oluyormuş" diyorum.
60 yıllık ömrümde neler mi gördüm? Bunları saymak istemiyorum.Hepimizin birlikte taze taze yaşadığı son dönemleri hatırlarsak diyecek başka söz kalmaz.
Askerlerini dağda bayırda.çarşıda pazarda yine kendimizden bildiğimiz birileri şehit eder.
Aklımız almaz.Şehitlerin arkasından ağıtlar yakarız.
"Şehitler ölmez vatan bölünmez" deriz.Birileri çıkar "Şehitler üzerinden siyaset yapmayın" der.Sen yine kahrolursun.Fakat bir Ermeni vatandaşımız vurulur. Aynı koro hep birden bağırır. "Hepimiz Ermeniyiz" Katiller yine Türklerdir. O ağızlar hep birden yine bağırır "Katil Devlet", "Hrant Dink'i siz öldürdünüz" Bunları içine sindiremezsin. Hepimiz Mustafa Kemaliz,Hepimiz Türküz" diye cevap verirsin. Vay sizi ırkçılar,kafatascılar diye suşlanırsın.Hem de ülkenin başı tarafından. Bunlar yetmez ülkeyi siz iyi yönetemediniz ben daha iyi yönetirim.Terörü ben önlerim. o iş benim işimdir der. Teröristleri düz ovada siyaset yapmaya çağırır. Yani vatan hainlerini ve bölücüleri siyaset ve oradan da en kutsal mekanımız olan TBMM'ne davet eder. Bu yanlışları düzelteyim derken çıkar doksanlık birisi Türkie'nin sekiz eyaletini açıklar. Yemede yanında yat. Zaten bebek katilinin yıllardır başarabilmek için uğruna 30 bin insanımızı katlettiği bölücülük için atılacak en önemli adımı atar.
Ne oluyor beyler artık hayal kurup beşbin yıllık tarihin sayfalarında yanlışlar ve hainler aramaya gerek.Böyle şey olmaz demeyin. Oluyor işte hiçte ummadığınız kadar ummadığınız kişilerden oluyor.
Bu bölücüler ve terörüstler,kendini aydın sayan sözde aydınlar,ikinci cumhuriyetçiler,din tüccarları(Dindarlar başımızın tacı) Türk kimliğinden rahatsız olup alt kimlikten medet umanlar ve bu çevrelere çıkarları uğruna alkış tutanlar. Milletin sabrını taşırıyorsunuz. "Sizler var oldukça bu ülkeye başka düşman gerekmez" Anladınız mı?
NOT: Değerli hocamızın Yukarıdaki yazısı daha önce Yeşilkıyı Gazetesinde yayınlanmıştır.
| | | |