BU EN ÜST BÖLÜMDEKİ BAZI REKLAMLAR - Sayfamızın üstündeki zaman zaman görüntülenen Windows Internet Explorer'in kendi Reklamıdır.- SİTEMİZ DIŞI BİR UYGULAMADIR.
   
 
  Ahmet AYVAZ (Öz Geçmiş)


 
        
          1.Kitabım                          2.Kitabım                      3.Kitabım (Basım Hazırlığında..)
"BİR ÜLKÜ SEVDASI"      "YARINLARA SELAM OLSUN"            "KUTLU YOLUN YOLCUSU"  




 


 
Ahmet AYVAZ (Öz Geçmiş)

 
10.06.1967 Yılında Trabzon/Beşikdüzü ilçesinde doğdu.

Ahmet AYVAZ, ilkokulu köyü Takazlı, Orta ve Lise Eğitimini Beşikdüzü İlçesinde,

Üniversite eğitimini TRABZON’da KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksek Okulunu (Tıbbi Görüntüleme-Radyoloji) Bitirdi.

Askerliğini acemi birliği HATAY/Serinyol, Usta birliği MALATYA İl Jandarma'da
Eğitim ve Sıhhiye Çavuşu olarak, ihtiyaç duyulduğu o dönemde 4 ay fazladan
15+4=19 ay yapıp "VATANİ HİZMET öVüNÇ BELGESİ" alarak tamamladı.
 
 
Ahmet AYVAZ, Radyoloji (röntgen) teknisyeni olarak ilk görev yeri BAYBURT Devlet Hastanesinde çok kısa bir süre olmak üzere, yaklaşık 30 senelik meslek hayatının tamamına yakınını halen görev yaptığı
TRABZON Y.S.S Kemik Hastanesinde sürdürüp; Şubat 2019'dan sonra Devlet memurluğundan ayrılmıştır...

 
Ahmet AYVAZ, ömrünü her alanda Vatan ve Millete hizmetkâr edip bu hizmetkârlık
sevdasıyla Allah rızası ve Millet sevgisiyle; Acil kan bekleyen hastalara bu gün itibarıyla  55 senelik hayatımın son 35 sene içersinde 91 kez kan vererek bir
çok kamu kuruluşları tarafından teşekkür belgeleri alarak bu konuda da adeta
milletine kanını feda ettiğini yürekten âcizâne sergilemiştir...

Temmuz 2010'da geliri ihtiyaç sahibi şehit ailelerine aktarılan "BİR ÜLKÜ SEVDASI", Mayıs 2011'de yine geliri şehit ailelerine aktarılan "YARINLARA SELAM OLSUN" isimli kitabları bulunmakta... Ayrıca yakında çıkacak geliri yine ihtiyaç sahibi şehit
ailelerine aktarılacak üçüncü "KUTLU YOLUN YOLCUSU" isimli kitap çalışmaları bulunmakta…

Ahmet AYVAZ evli 2 çocuk ( Hilal, R.Çağrı ) babası ve bir torun (Selami Aybars) dedesidir... 
*    *    *    *    *    *    *    *    *

TÜRKMEN ÇEPNİ Ahmet AYVAZ'ın SOY AĞAÇININ KÖK VE DALLARI: 
Kökümüz Oğuz Türklerinin Çepni boyuna dayanır. Anayurdumuz Orta Asya Bozkırlarından gelen Oğuz Soyu-Üçoklar Kolu-Gökhan Boyunun çoğu Türkmen Çepnileri; Gümüşhane/Kürtün bölgesine ve Kelkit'e gelerek Kelkit yukarı yaylaklarına yerleşip burada uzun bir süre ikamet etmişlerdir...1058 yılında Tuğrul Bey’in üvey kardeşi İbrahim Yınal  bölgeyi feth etmesiyle  bu dönemde Kelkit ve çevresine yerleşen başta  çepni Türkmen boyları ve Eymür Türkleri bölgede oluşan yerleşim yerlerinin Türkleşmesinde önemli rol oynamışlardır...  Bu dönemlerden sonra her yıl hızla çoğalan biz çepniler için buralarda yetersiz ve dar gelince bir kısmımız Trabzon/Şalpazarı'na(Ağasar) gelip buraları Çepni yurdu yapıp uzun yıllar buralarda kalıp dağa taşa kök salmışız..

Şalpazarı ilçesinde yerleşimin çok eski tarihlere dayandığı bilinmektedir. Yörede yaşayan insanların tamamına yakını Oğuzların Üçoklar boyundan olan biz Çepni'lerden kalan öz be öz türkmen Çepnileridir..
Çepni’lerin bu bölgeye Trabzon'un fethinden önce Akkoyunlu Hükümdarı ve Safavi Türkmen İmparatoru Şah İsmail'in Dayısı Uzun Hasan zamanında da kafileler halinde geldikleri de bilinmektedir. Orta Asya'dan göç ettikten sonra Doğu Anadolu'nun Doğu kesimleri ile İran'a yerleşmiş oldukları, buralarda yaşadıkları sırada yönetime karşı ayaklanma faaliyetlerine karıştıkları bilahare yönetim tarafından çıkarılan bir fermanla Anadolu'ya sürgün edildikleri tarihçilerin yapıtlarından anlaşılmaktadır. Buradan sürgün edilen Çepni Türklerinden 100.000 kadarı Doğu Karadeniz'de Görele,Tirebolu,Şebinkarahisar,Torul,Kürtün, ve Ağasar(Şalpazarı) yörelerine yerleşmişlerdir. Ağasar(Şalpazarı), Osmanlı döneminde Trabzon Sancağı Görele kazasına bağlı iken 1809 tarihinde çıkarılan bir fermanla Trabzon sancağına bağlı Vakfıhatuniye(Vakfıkebir) kazasına bağlandığı, 1914 yılında ise nahiye haline getirilmiştir. 1987 yılında çıkarılan bir kanunla ilçe olmuş ve 02.08.1988 tarihinde teşkilatlanıp fiilen faaliyete geçmiştir. Şalpazarı adına gelince, Trabzon'un yakın tarihini anlatan 22 adet yayımlanmış olan Salnamelere (Trabzon Yıllığı) bakıldığında;Şalpazarı adına "Şal Pazarı" veya "Şar Yeri" olarak rastlamaktadır. Çepni kelimesinin anlamı; Düşmana karşı gözü pek, Asi, mazlumlara karşı merhametli, mert, sınır bekçiliği yapan manasına gelmekte olup, yöre insanı bu özelliklerin tümünü taşımaktadır.


Yukarıda da kısaca belirtildiği gibi, Anadolu'ya gelen Çepni Türklerinden 100.000 kadarı Doğu Karadeniz’de (ORDU-GİRESUN-TRABZON-GÜMÜŞHANE) Gürgentepe-Koyulhisar-Dereli Görele, Tirebolu, Şebinkarahisar, Torul, Kürtün, Ağasar (Şalpazarı) ve Beşikdüzü yörelerine yerleşirler...

Ağasar (Şalpazarı) ve hemen bitişiğinde Beşikdüzü yörelerine yerleşen bu bir kısım Çepni soy ağacının  sağlam kollarının dallarından biride AYVAZOĞULLARIDIR.. AYVAZOĞULLARI  kendilerine yurt olarak Şalpazarı-Beşikdüzü arasında bulunanTakazlı Köyüne seçerler... Öz be öz Türk olan bu Türkmen Çepni boyunun soy ağacının AYVAZOĞULLARI'nın bir dalından bir filiz- ışkın'ı olan ailemizin (AYVAZ) bilinen Ata Boyu : 
AYVAZOĞLU Mustafa(D.YILI Yaklaşık:1790)...
Oğlu Ahmet(D.YILI: 05-10-1818 / Ö YILI: 25-05-1891)..
Oğlu Hasan(D.YILI:1873) / Ö:29-08-1940
Oğlu Hasan(D.YILI:28-10-1914 / Ö. YILI:21-02-1986)..
Oğlu Recep(D.YIL:23-03-1942 / Ö.YILI:13-04-1989)..
Oğlu Ahmet(10-06-1967)..
Oğlu ve Kızı
Hilal AYVAZ:01-01-1993(Evli: Hilal AYVAZ ÇELİKKOL. Oğlu= 09-09-2019  Doğumlu: Selami Aybars ÇELİKKOL)
Recep Çağrı AYVAZ(D.YILI:14-08-1998)..



İletişim:

ayvaz-3Hilal@hotmail.com

Tlf: 05357017244
 
www.ahmetayvaz.tr.gg


www.ahmetayvaz.tr.gg > OĞUZ SOYU-ÜÇOKLAR KOLU-GÖKHAN BOYUNUN TÜRKÇÜ TURANCI TÜRKMEN ÇEPNİ AYVAZ OTAĞI > www.ayvazahmet.tr.gg
 
TÜRK-İSLÂM ÜLKÜSÜ; Varlık olan Türklük ile, değer olan İslâmın bir birine vuslatıdır, kaynaşarak et ile tırnak misâli oluşlarıdır. Varlık ifade eden Türk`lüğün , değer olan İslâma muhabbetidir
* * *
OĞUL! Eşref-i mâhlük olduğunun şuurundan hareketle, Cenab-ı Hakk`ın nizamını yeryüzünde hakim kılmak gibi yüce bir idealin gerçekleşebilmesi uğruna,bin yıldır İ`LA-YI KELİMETULLAH ÇİZGİSİNDE, maddi ve manevi bütün imkânlarını seferber eden YÜCE TÜRK MİLLETİNİN şerefli bir ferdi olduğunu unutma!
Üstad ORHAN KILIÇOĞLU

* * *
ARVASİ HOCA`NIN FİKİR VE ESERLERİNDEN FAYDALANMAK, O`NU REHBER EDİNMEK HER TÜRK GENCİNİN ÖNCELİKLİ HEDEFİ OLMALIDIR.
Son yıllarda ihmal edilen ülkücü gençlik en Kısa zamanda yeni bir hamle yeni bir şevk ve aşkla; ZİYÂ GÖKALP, ATATÜRK, A.TÜRKEŞ, NİHAL ATSIZ, S. AHMED ARVASİ, NECDET SEVİNÇ`İN fikir ve görüşlerinin karıldığı harmanlardan beslenerek gelişip, olgunlaşıp, kamilleşerek, GÖNLÜNDE TÜRKLÜK ÜLKÜSÜ, DİLİN DE TURAN TÜRKÜSÜYLE YENİDEN BİR ERGENEKON DESTANI YAZMAYI İMANININ RÜKNÜ BELLEMELİDİR…

Üstad ORHAN KILIÇOĞLU
Facebook beğen
 
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!!! ATATÜRK
 
ALPARSLAN TÜRKEŞ SÖZLERİ
Başbuğ Alparslan Türkeş in özlü sözleri, Ülkücülük , Türk Dünyası ve İslamiyet hakkındaki özlü sözlerini okuyabilirsiniz...
*********************
İdealler yıldızlar gibidir.
Onlara belki ulaşamazsınız ama bakarak yönünüzü tayin edebilirsiniz..

Zafer, asla mahvolduklarını zannedenler
tarafından kazanılamaz.

Dalından kopan yaprağın akibetini rüzgâr tayin eder...

Ahlâkçılık anlayışımız, Türk Ahlâkı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir.

Başarı için muntazam plânlı çalışma yapmak lâzımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız.

Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez

Biz aziz milletimize müreffah, kuvetli ve büyük bir Türkiye taahhüt ediyoruz; kendimizi millete adıyoruz.Ve Türklük yoluna başlarımızı koyuyoruz.

Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz...

Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz.

Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.

Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır.

Fikir, iman, ülkü aşkı ... İnsanları güçlü yapan bunlardır.

Hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.


İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk Milletidir. Dokuz Işık demek, Türk Ülküsü demektir.

İslamiyet'i ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.

Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.

Komünist sistemlerde halkın esaret altında oluşunun sebebi bir mülk sahibi olamamasıdır. Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.

Milletler arasındaki mücadele şuurundan mahrum olan toplumlar başkasının boyunduruğu altına düşerler.

Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.

Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.

Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun, siyasi kazanç mücadelesi değil, ahlâk ve fazilet mücadelesidir. Bu mücadelenin karakteri yıkıcı değil, yapıcı olmaktır. Bu şerefli mücadeleye Türk milletini davet ederim.

Toprak bütünlüğümüzü devletimizin ve milletimizin bölünmezliğini hedef alan hainlere karşı Türk Milleti olarak ayağa kalkmalıyız.

Türk aydınları için Batı'nın sığınması olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Milletimiz için bundan korkunç felaket düşünülemez."

Türk Devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk Milletinin teminatı ve istikbali gençliktir.

Türk milliyetçiliği meşru savunma, yüksek insanlık duyguları ve Türk Milletinin kendi tabii haklarının savunulması, korunması duygusu ve iradesinin, şuurunun bir ifadesidir.

Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.

Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddim bilmek... Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz. Herkese yukarıdan bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız.

Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti'nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak...

Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.

Türkiye'nin yükselişi ithal fikirle olmaz. Hiç bir yabancı, Türkün menfaatlerini Türk Milletinin kendisi kadar düşünemez.

TÜRKLÜK bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.

Türkün en önemli vasfı teşkilâtçılığıdır.

Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.

Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.

Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ
Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. ATATÜRK
 
"BİR KIZ ÖĞRENCİYİ BAŞINI ÖRTTÜĞÜ İÇİN TAHSİL HAKKINDA MAHRUM ETMEK İSTİKLAL SAVAŞI BAŞLARINDA VE MARAŞ'TA , DÜŞMANLAR TARAFINDAN BAŞÖRTÜSÜ ÇEKİLİP DÜŞÜRÜLDÜĞÜ İÇİN BAŞLAYAN MİLLİ ŞAHLANIŞIN RUHUNA TÜKÜRMEKTİR."
NECİP FAZIL KISAKÜREK
* * *

Zafer ülkü kaynağının çeşmesidir,
Zafer gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler, selam sizlere,
Uzaktan dertleşenler, selam sizlere.

Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir...
H.Nihal Atsız
Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. ATATÜRK
 
Deme bana Kayı, Oğuz, İlhanlı,
Türküm; Bu ad her ünvandan üstündür.
Yoktur Azer, Kırgız, Özbek, Kazanlı,
Türk Milleti bir bölünmez bütündür.
Ziya Gökâlp
Başarılarda gururu yenmek, felâketlerde ümitsizliğe karşı gelmek lâzımdır. ATATÜRK
 
Ve tarih bir gün, acz içinde kıvrana kıvrana şehadete susamış bir ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilemediğini yazmak zorunda kalacaktır...

S.Ahmet Arvasi

BU DAVA ÖZÜDÜR İSLAMİYET'İN
BU DAVA GÜNEŞİ, MAZLUM MİLLETİN,
BU DAVA, HERŞEYDEN, HERŞEYDEN ÇETİN,
BU YOLDA DERT, HÜZÜN, GURBET BİZİMDİR.
S.Ahmet Arvasi

16 yaşında ilk şiirlerden biri olan `Ne Gam`, iyi bir başlangıç

Ne gam, varsın dizlerim koşa koşa yorulsun,
Saadetin, dâvanın, gerçek aşkın peşinde...
Boş hayaller kül olup rüzgârlarda savrulsun,
Yaban gülleri gibi solsun çöl güneşinde.
S.Ahmet Arvasi

Henüz 17 yaşındaki bir delikanlının `Özleyiş` şiiri, ecdadına âşık bir delikanlının eski muhteşem çağlara olan hasretini dile getiriyor:

Tuna neden köpürmüş, Kırım neden inliyor?
Nerde parlayan kılıç, nerde o akıncı ced?
Şimdi Hazar uzaktan feryadımı dinliyor,
Ayrıldı mı Kafkaslar yurdumdan ilelebed?
Kıbrıs`ın ayrılışı derd oldu içimizde,
Barbaros`un sesini kaybettik Akdeniz`de,
Adalar yabancı da, dinmez derleri bizde,
Balkan`ımız vatandan ayrıldı mı nihayet?
S.Ahmet Arvasi
 
SON BİR (1) YILIN TOPLAMI 107200 ziyaretçi kişi burdaydı!
Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir. CÜZ:21 // AHZÂB SÜRESİ: 33 / 23.ÂYET Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol